24 Saat Güncel Haber Arama Motoru | Haber Scripti | Haber Yazılımı | Hosting
2017-01-29 19:23:45

MİMAR SİNANIN TEK ULU CAMİSİ

Turan Korkut Gedik

29 Ocak 2017, 19:23

İstanbul insanları hep şaşırtır. Ne kadar gezerseniz gezin mutlaka daha önce görmediğimiz bilmediğimiz bir yer karşımıza çıkar. İstanbul'u zenginliğini biraz da Mimar Sinan'a borçludur.Sinan 99 yıllık hayatı boyunca İstanbul'un her yerini bir dantel gibi işlemiş, her köşesinde bir eser bırakmıştır. Mimar denince akla tek bir isim gelir o da Sinan’dır. Mimarlıkla ile Sinan ismi bir bütünün ayrılmaz bir parçası gibidir. Mimar Sinan hala aşılamayan bir dönemin adıdır. Sinan aşılmaz yapan en önemli fark her eserinde yeni bir tarz denemesidir. Mimar Sinan hiç bir eserinde tekrara gitmemiştir. Farklı tarzdaki eserlerinden birisi de Kasımpaşa'daki Piyale Paşa Camisidir. Piyale Paşa Camii Mimar Sinan'ın Ulu Camii tipinde yaptığı tek eserdir. Ulu Camii tipi camiler Anadolu birçok şehrinde gördüğümüz genellikle Selçuklu döneminde yapılan çok kubbeli ve çok sütunlu yapılardır. Zamanın inşaat teknolojisi dönemin mimarlarını bu tarz binalar yapmaya zorlamıştır.Peki Mimar Sinan Selçukludan 400 yıl sonra niçin bu tarzda bir yapı yapmıştır. Sorunun cevabı Piyale Paşanın kimliğinde saklıdır.

Piyale Paşa Kanuni Sultan Süleyman döneminde görev yapmış Hırvat asıllı denizci bir askerdir. Müslüman olunca Abdurrahman ismini almış, kaptan-ı deryalığa kadar yükselmiş ve 14 yıl bu görevde kalmıştır. Padişah II.Selimin kızıyla evlenmiştir. 1578 yılında vefat edince kendi yaptırdığı Piyale Paşa Camii'nin yanındaki türbesine gömülmüştür.

Yaşadığı dönemde Kasımpaşa bölgesinin idaresi kaptan paşaya bırakılmıştır. Bu bölgede belirli vergiler kaptan paşa adına donanma için toplanırken, bölgenin asayişi de kalyoncu neferleri tarafından sağlanırdı.

Piyale paşa’nın cami, Kasımpaşa’da meskun mıntıkanın gerisinde kalan bir sahaya inşa edilmiştir. Piyale Paşa haliç’ten kanal açtırarak denizci cemaatin camiye kayıklarla ve mavnalarla ulaşabilmesini sağlamıştır. Günümüzde bu kanallar tıkanmış ve kaybolmuştur.

Cami Piyale Paşanın denizci kimliğine uygun olarak ilk bakışta bir tersaneyi kimilerine göre ise bir gemiyi andırır. Mimar Sinan'ın özgün düzenlemesinde dış mekanlara getirdiği zenginlik ise; ancak avluyu oluşturan yirmi sekiz tekke, on yedi medrese hücresi ve önlerindeki revağın, ana kitle etrafındaki “ikili revak” ve iki katlı dış kanatların beraber algılanmasıyla anlaşılabilir. Plan kurgusunda, geleneksel çok ayaklı-çok kubbeli (Ulucami) düzenine, Sinan döneminde sıkça rastlanan iki katlı yan mahfillerin eklenmesiyle; daha tasarım aşamasındayken bilinen tipolojinin dışına çıkılmıştır. Farklılık, sadece kubbeleri taşıyan, ortadaki ağır taş ayakların gidip, yerlerine ince, uzun, yekpare granit sütunların getirilmesi değil; yan mahfillerin tonozlarla örtülerek, bunların yan cephelerde sivri kemerli alınlıklarıyla egemen olmasındadır. Kıble duvarının, oluşturulan tüm yapısal aksları karşılayan payelerinin, epey dışarı taşırılarak, sıradan bir istinat duvarının ağır payandalarına dönüştürülmesi tartışılabilir statik ve estetik bir yorum olarak görülebilir. Piyale paşa camiinin altı ana kubbesi ve bir minaresi vardır. Bu yönüyle altı minaresi ve tek kubbesi olan Sultan Ahmet Camisinin tersi gibidir. Minaresi ise caminin ortasındadır. Sade taş duvarların üstüne çakılan çini mihrabı çok değerli bir sanat eseri niteliğindedir.

İstanbul ilinin gözde tarihi yapılarından biri olan Piyale paşa camisi aynı zamanda Kasımpaşa semtinin de en gözde tarihi yapılarından biri olmuştur. İstanbul ilinde yer alan diğer birçok tarihi camilerde olduğu çok geniş bir avluya sahip olan tarihi Piyale paşa camisi tarihten günümüze kadar tüm özelliklerini koruyabilmiş ve bu sayede ibadet yapılabilir niteliğini koruyabilmiştir. Kasımpaşa'dan geçerken Piyale Paşa Camisine uzaktan bakıp geçmeyelim ziyaret de edelim. Bu eseri bize armağan eden Piyale Paşa'ya ve Mimar Sinan'a dualarımızı eksik etmeyelim. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.