Allah kimseye kaldıramayacağı makam, taşıyamayacağı yetki ve yoldan çıkaracak para vermesin.
Makam dediğin bir masa bir sandalyeden
Yetki dediğin bir imzadan
Para dediğin el kirinden ibarettir.
İnsanın makam, yetki ve parasıyla büyümeye çalışma hırsı ve böbürlenip kibirlenmesi o kişinin küçüklüğünün itirafıdır.
Kendisini kaybedip makam sarhoşu olan makamsız kişileri inceleyin temelinde layık olmadan makam sahibi olduklarını kesinlikle görürsünüz.
Aldığımız nefes bile emanetken makam, yetki sarhoşu olana “Sen neyine güveniyorsun?” diye sormazlar mı?
Sonradan ne oldum delisi olup sapıtanlar belki kısa vadede olmasa da uzun vadede mutlaka kaybedeceklerdir…
Makam ve yetki sarhoşları yakın dostlarını kaybeder.
Makam ve yetki sarhoşları arayıp bulamayacakları menfaatsizce sevenlerini kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları itibarlarını kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları yalamaları çok severler.
Makam ve yetki sarhoşları sağlıklı düşünme özelliğini kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları gerçek sevenlerini de Acaba bir işi düştü de mi yanıma geldi veya arıyor, diye ön yargılı fesat düşünürler. Sonuç “Kişi kendinden bilir işi”
Makam ve yetki sarhoşları çoğu zaman telefonlarına çıkmaz, mesajlara cevap vermezler.
Makam ve yetki sarhoşları dünyanın sadece kendi etraflarında döndüğünü düşünürler.
“Her çıkışın bir inişi olduğunu.” Her zaman unuturlar!
Makam ve yetki sarhoşları makamlardan bir gün düştüğü zaman etrafında bir tane dost bile bulamazlar. Hatta sünepe gibi ortada kalıp çarşı pazar duvar dibinden yürümeyi tercih ederler.
O yüzden her zaman diyorum ya “Allah kimseye kaldıramayacağı makam taşıyamayacağı yetki ve yoldan çıkaracak para vermesin!”
Rahmetli Fatih Sultan Mehmet, makam üzerine çok güzel bir söz söylemiştir: “Vebal nedir bilir misiniz? Hak etmeyenlere makam mevki vermektir.”
Benim gördüğümü sen de görüyorsun! Aslında herkes görüyor ancak kimi dilini yutuyor, kimisi “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek olduğu yere siniyor. Toplumumuzda o kadar çok makam sarhoşu olmuş liyakatsiz kişiler var ki, ne saymakla biter ne de yazmakla. İnanın bana yazsam roman olur.
Sarhoş olup ne oldum delisi olanların peşlerinden salya sümük akıtan çok olduğundan dik duruşu olanları görmekte zorluk çekip omurgalı insanlardan uzak dururlar.
Şimdi ben sustum dillerden düşmeyen özlü sözler konuşsun…
Kunduracının önünde çiftçinin aleti, köpeğin önünde saman, eşeğin önünde kemik, bir şey ifade etmez. (Mevlana)
Liyakat ve lütuf birbirinin tersi değildir, çünkü “lutfa mazhar olmak” için ona layık olmak gerekir. (Max Stirner)
Sizce devletteki en büyük problem nedir? Devletin içinde çalışan insanlardan en yüksek çıkan cevap ”liyakat” oldu. Yani hak edenin hak ettiği yere gelememesi. (Ahmet Şerif İzgören)
İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara
ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir. (Eflatun)
Kalın Sağlıcakla,,