Bu dünyada hiç bir iş ve makam insanlar için sürekli değildir. Hiç kimse bulunduğu kamu hizmetinde, siyasi konumunda ömrünün sonuna kadar kalamaz. Dünden bugüne etrafınıza bakın bunu görmek mümkündür. Makamları babalarının tapulu malı olarak düşünüp kalacağını sananlar da yanılmışlardır. "Mahkeme kadıya mülk değildir", “Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı” sözleri tam yerinde söylenmiş akıllarda kalan özlü sözlerdir.
Bugün makamlarda egolarından yanlarına kimseyi yaklaştırmayanlar günü geldiğinde etraflarında insan bulamayacak olanlardır.
Bürokrat olmak,
Siyasetçi olmak,
Yönetici olmak,
Kurum Müdürü olmak zordur.
Olduktan sonra da hakkını vermek kolay olmadığı gibi vebali de ağırdır. Hele ki makamından kalkmayan, sahada olmayan, masasına hakim olamayan bir bürokrat için bu durum daha da zor! Neden mi zor? Hiçbir makam oturduğun yerden idare edilemez. Masada oturarak makam idare edenler sadece idare ettiğini zannedip günü kurtarırlar. Günü kurtardıkları yetmiyormuş gibi bir de keyiflerini hiç bozmadan talimat verip dururlar. Konusuna vakıf olmayan liyakatsizler sadece talimat yağdırarak çalışanlarının önce motivasyonunu bozarlar, sonra aşk ile çalışanlarında huzurunu kaçırıp başarısızlığa doğru yol alırlar.
Elbette, Devleti düşünüp işine odaklı olup mesai mefhumu gözetmeksizin sahada hizmet yarışında olanlar ve emekli olduktan sonra ne yaparım diyenleri ayırt etmek gerekir.
İşine odaklı olanlar kendisine emanet edilen makama sahip çıkıp vatandaşı memnun edip, sorunları çözen, devletin gücünü vatandaşa hissettiren kısacası vatandaşına “Allah Devletimizden razı olsun dedirtenlerdir.”
Belli kişilere odaklı olanlar, hatırı sayılır kişilerin işlerini çözüp ya emekli olduktan sonra ne yaparım derdiyle menfaat uğruna arayış içinde görev yaparlar, ya da bulunduğu yere getiren kişilere olan minnet duygusu mücadelesi içine dalarlar.
Kısacası hatırı sayılır kişilere odaklı olanlar her zaman devlete büyük külfettir.
Doğru bilip çoğu kez şahit olduğum tek bir gerçek var. Vatandaşına “Devletimiz her zaman yanımızda” dedirten bürokrat işini severek yapan en iyi bürokrattır.
"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."
Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip Erdoğan “Sahada olmayan masada yer bulamaz” sözü dün değil her zaman kulaklara küpe olup kalmalıdır. Sahada olmayıp masa boş kalmasın diye boşluk dolduranlar ise masada yer bulduğunu zannedenlerdir.
Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.”
Makamını, zenginliğini ve gücünü bir kenara bıraktığında geride kalan sadece sensin! Yaşama kattığın değerler, kalıcı izler bıraktığın ve hak ettiğin için birey olarak saygı görmelisin. Eğer böyle değilse, oturduğun makama gösterilen saygı için önce makamına teşekkür et. Sonra hak etmeden seni o koltuğa oturtan kişi veya kişilere minnet etmeye devam et.!
Hayatınız boyunca göremeyeceğiniz bu makamları size güvenip emanet edenleri mahcup etmeyin. Onlar olmasaydı bu şanınız olmayacaktı.
Sırtını güce dayayanların çakma egolarına bayılıyorum. Neden mi? Çünkü güce yaslanırken yaptıkları şirinlikleri görüyor ve gülüyorum. Zaman zaman Twitter ugencer hesabımdan paylaştıklarımı günü geldiğinde birleştirip buradan da paylaşıyorum.
Okulum Temiz Belgesini Anlamadım?
Okulum temiz belgesini anlayamadım? Bu koronavirüs kişilerden geçmiyor mu? Okulum Temiz belgesi taşıyıcı olan çocukların okuldan eve evden okula virüs taşımasını mı engelliyor? Yoksa öğretmenlerin pozitif çıkmasını mı engelliyor? Dikkat edin bu korona belge tanımaz!
Sen ne arsız çıktın!
Seninle mesafeyi koruyamadık. Kapıdan kovduk içimize girdin sen çok arsız çıktın korona…
Geçmişi unutup bu arsız virüse daha çok dikkat edin!
Kendimiz için sevdiklerimiz için üç altın kuralı maske, mesafe, hijyen kurallarına uyalım.
Yerelden Ulusala
Kalın Sağlıcakla,