Kentte bulunan bir otelde inme hastalığında güncel tanı ve kentteki inme hastalarının tedavi sayılarını artırmak amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir,inme hastalığının sadece felçle gelmediğini, kol ve bacak tutmaması, konuşma bozukluğu, görme kaybıyla gelen bir hastalık olduğunu söyledi. Hastalıkta erken tedavinin ilerleyen dönemlerde özürlü olarak hayata devam etmesinin önüne geçmesinde etkili olduğunu ifade ederek, “İskemi beyin damarlarından biri ya da bir kaçında oluşan tıkanması sonucu oluşan bir tablo. Bu tablo sonucu halkta en çok bilinen şey felç ama yalnızca felçle gelmiyor bu hastalar. Ani gelişen sağ kol ve bacakta tutmama, sol kol ve bacakta tutmama, konuşma bozukluğu ve görme kaybıyla gelen bir hastalık. Saniyeler içinde oluşuyor. Tabi ki burada en önemli sorun hastanın özürlü olarak yaşama devam etmesi. Bu açıdan inme sonradan oluşan özrün birinci nedeni. Ölümler için de en önemli dördüncü neden hastalıkları içinde. Bu açıdan bu hastalıkla mücadele çok önemli. bu hastalıkla mücadelede en önemli nokta, kapalı damarın ilk 4 buçuk saat içinde damardan verilen ilaçla açılması veya ilk 6 saat dilimi içinde beyin damarlarına girip pıhtının alınmasıyla hastanın gelecekteki hayatına etki etmek” diye konuştu.
“Konuşmada bozukluk, kol ve bacaklarda tutmama ve görme kaybı oluştuğu zaman mutlaka 112’yi arayın”
Hastalığın belirtilerini gösterdiği anda mutlaka 112’nin aranması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özdemir, “Ciddi bir organizasyon gerekiyor. Bu tür organizasyon için gerek ekibin hazır olması, gerek 112’nin bu hastayı uygun inme merkezine taşıması gerekse sonrasındaki rehabilitasyon süreci ve yoğun bakım süreciyle bir organizasyon aslında bu. İvme organizasyonu kurmak op kadar kolay değil tabi ki. Halkın bilinçlenmesi gerekiyor, 112’nin bilinçlenmesi gerekiyor. Kayseri’de de böyle bir oluşum var. O açıdan biz de Kayseri’deki doktor arkadaşlarımızla bu konuda bilgilendirilmek için buradayız. Ama burada en önemli vurgulamak istediğimiz şey inmenin tanınması. O yüzden mutlaka herhangi ani gelişen konuşmamızda bozukluk, kol ve bacaklarımızda tutmama ve görme kaybı oluştuğu zaman mutlaka hemen 112’yi aramamız gerekiyor. Çünkü 112 hastalığı tanıdığı için uygun merkeze götürecektir. Bu açıdan halkın en fazla dikkat etmesi gereken şey böyle bir durum oluştuğu zaman 112’nin aranmasının teşvik edilmesi. Kendimiz bu tedavinin uygulanamayacağı bir yere gidersek tedavi şansını yitiriyoruz. Bu şansı yitirirsek de gelecekte maalesef özürlü olma durumuyla karşı karşıya kalabiliriz. Tedavilerle artık bu hastalıkla yüzde 50 civarında bağımsız veya hafif bağımlı yaşama ihtimalimiz var. Son yıllarda yapılan çalışmalarda çok iyi sonuçlar alındığı gözlendi” ifadelerini kullandı.
“Beyin-damar hastalıkları dünyada en sık görülen hastalık grubu arasında”
Erciyes Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı doktorlarından Uzm. Dr. Recep Baydemir ise beyin-damar hastalığının dünyada en sık görülen hastalık grubu arasında olduğunu dile getirerek, “Toplantımızın amacı beyin-damar hastalıklarında akut inme tedavisindeki güncel yaklaşımlar konusunda bilinci artırmak. Bilindiği üzere beyin-damar hastalıkları dünyada en sık görülen hastalık grubunda. Ölüm oranı yüksek sıralamaya sahip hastalık grubu. Bunun yanında hastayı özürlü bırakma noktasında da ciddi bir hastalık grubu arasında sayılıyor. Bu açıdan bunların tedavisi önem arz etmekte. Yakın zamana kadar akut inmelerde, yani erken dönemlerde karşılaşılan inme tedavilerinde dünyada önemli gelişmeler kaydedildi. Bunun yanında damardan verilen tedaviler ayrıca mekanik olarak pıhtının alınması gibi tedavi yöntemleri hala dünyada kullanılmakta ve ülkemizde de yaygınlaşmakta. Burada yola çıkarak biz de Kayseri ilimizdeki bu akut inme tedavisindeki hastaların bu tedavilerden faydalanma sıklığını artırmak amacıyla böyle bir çalışma başlattık. Kayseri’deki erken dönem inme geçiren hastaların tedavi almalarını sağlamak amacıyla bir farkındalık ortaya çıkarmak için ilimizde bu işlerle ilgilenen tüm arkadaşlarımızla irtibata geçerek bu işin sayısını artırmayı hedefledik” şeklinde konuştu.
“Erken müdahaleler hastaların geç dönemdeki komplikasyonların önlenmesinde çok önemli olmaktadır”
Erken tedavilerin hastalarda ilerleyen dönemlerde oluşacak olumsuzlukların önlenmesinde etkili olduğunu kaydeden Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Özcan, “Bugün burada tromboembolit olaylarda yani inmelerde acil tedavi olarak tromboliz denilen pıhtının eritilmesi ile ilgili yeni bir tedavi metodunun Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği ve Nöroloji Kliniği doktorları ile Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ve acil tıp kliniği anabilim dalının hoca asistan ve uzmanlarının eğitimleri için bulunmaktayız. İnme dediğimiz hastalık özellikle yaşlılarda, tansiyon hastalığı olanlarda, şeker hastalığı olanlarda sıklıkla tek taraflı olarak kendini gösteren bir olay. İnmenin esas sıkıntısı hastanın bir tarafının tutmaması, işlev görmemesi, konuşma, işitme, beyin faaliyetleri gibi bir sürü kişinin sosyal hayatını etkileyecek sonuçlara yol açması sebebiyledir. Özellikle kısa süreli müdahalelerle bu pıhtının eritilmesi, hastaların geç dönemdeki bahsettiğim komplikasyonların önlenmesinde çok önemli olmaktadır. Bu konuda Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Erciyes Üniversitesi olarak birlikte tüm Kayseri ve civarına daha iyi koşullarda daha iyi hizmet edebilmek amacıyla burada bulunmaktayız” dedi.
Toplantıda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir, katılımcılara hastalığa yaklaşım şaması sunarak hastalıkla ilgili yapılması gerekenler hakkında görüş alışverişinde bulundu.
(İHA)