Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye hareketinden önce bir basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında BMGK’nden kaynaklanan sorunlarına da değineceğini söyleyerek, "Ayrıca konuşmamda BMGK’nin yapısından kaynaklanan sorunları, bu sorunları aşmak için dünya beşten büyüktür diyerek ortaya koyduğumuz reform sorununu da tekrar vurgulayacağım" dedi.
ABD Başkanı Obama tarafından 20 Eylül günü göç ve mülteci akımlarıyla mücadele temalı liderler zirvesi düzenleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu zirvenin amacı uluslararası toplumu ilave taahhüttler üstlenmeye teşvik etmektir. Zirvenin mültecilerin yönelik insani yardımın finansmanında yüzde otuz oranında bir artış sağlamak yasal kabul yollarının iki katına çıkarmak gibi bazı somut hedefleri bulunuyor. Bu bizim için geçerli değil.Okula giden mülteci çocuk miktarını birer milyona çıkarma konuşulacak. Zirvede Suriye krizinden bu yana tek başına üstlendiğimiz ağır sorumluluğu detaylarıyla dile getireceğim. Sorunun çözümü için yıllardır dile getirdiğimiz güvenli bölge ve terörden arındırılmış bölge ihtiyacını bir kez daha dile getireceğim. Fırat Kalkanı harekatının mülteci krizinin hafifletilmesine yaptığı katkıyı da zirveye katılan liderlerle paylaşacağım. Bu harekatla bugüne kadar yaklaşık 900 kilometrekarelik bir alan terör unsurlarından temizlendi.Bu hattı güneye doğru ilerliyoruz. Yani toplamda 5 bin kilometrekarelik bir alan olarak burayı değerlendirebiliriz güvenli bölge noktasından. Cerablus’a Suriyeliler DEAŞ’tan arındırılan bölgeye dönmeye başladılar. Kızılay, AFAD’ımız bu kardeşlerimizin her türlü ihtiyaçlarını karşılıyorlar.İnşallah çabalarımızla Suriyelilerin terör korkusu olmadan gidecekleri güvenli alanlar çoğaldıkça geri dönenlerin sayısı artacaktır. Artık şu gerçeği tüm dünyanın idrak ettiğine veya edeceğine inanıyorum. Suriye sorunu sadece Suriyelilerin veya komşu birkaç ülkenin meselesi değildir. Bu kriz sonuçları diğer bölgelere yansımaları itibariyle küresel bir boyut kazandı. Suriye krizini meşruiyet ve adalet temelinde çözüme kavuşturma noktasında kaybedilen her saniye her dakika BM için utanç kaynağıdır. Mültecilere insanlık dışı muamelelere tabi tutarak, tel örgülerin arkasına saklanarak bu soruna çözüm bulunmaz .Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere artık insanlığın bu konuda sorumluluğun farkına varması gerekir. İnşallah bu zirve en azından krizin insani boyutların hafifletilmesi, mültecilerin mağduriyetinin bir nebze olsun giderilmesi için somut adımlara vesile olur. Devlet ve hükümet başkanlarıyla ikili veya heyetlerarası görüşmelerim olacak. 21 Eylül günü DEİK ile Başbakanlık Yatırım Destek ve Yatırım Destek Ajansı tarafından düzenlenen bir akşam yemeğiyle ABD’deki yatırımcılarla bir araya geleceğiz. ABD’deki Türk ve Müslüman toplum temsilcileriyle görüşeceğim" dedi.
ABD’NİN ESED’İN ÜSSÜNÜ VURMASI
ABD jetlerinin Suriye askerlerini vurmasıyla ilgili bir basın mensubunun sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerikalı yetkililerin açıklaması bir yanlış tespit, yanlışlık oldu istikametinde. Seyahatte yapacağımız bazı görüşmelerde Amerikalı yetkililerle "hayırdır nedir nasıl oldu" diye sorar kendilerinden bu gerçeği yakından öğrenme fırsatı buluruz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ÖSO ile ABD askerlerinin yaşadığı gerginlik ile ilgili soruya ise "ABD’nin Özel kuvvetleri Özgür Sriye Ordusu tarafından istenmiyor. Çünkü Özgür Suriye ordusuna yönelik de maalesef tabii burada Amerikalı yetkililerin davranışları süreci bu noktaya doğru itti. Fakat orada bizim yetkililerimiz, bizim özel kuvvetler mensuplarımız, Amerikalı özel kuvvetler oradaki yetkilileri 27-30 kadar oradan çıkardılar. Böylece hiç olmazsa bir sulh ile işi bitirmiş oldular" dedi.
"IŞİD DEĞİL DEAŞ"
Basın mensuplarının Telabyad’da ABD bayraklarının asılmasıyla ilgili sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef başından beri bizim kesinlikle Suriye’nin kuzeyinde bir PYD yanında YPG gibi bir bütünlük içerisinde bir terör koridoru oluşmasına müsaade etmeyeceğimizi hep söyledik. Devlet ifadesini kullanmayı zül telaki ediyorum. Mesela bazı basın mensupları ve yayın organları hala İŞİD’i kullanıyorlar ve bu ismi kullanmak şartıyla İslama hakaret ettiklerinin, saygısızlık ettiklerinin hala farkında değiller. İŞİD diye bir terör örgütünü biz kabul etmiyoruz. Biz adını DAEŞ dedik, bunun adı budur. Bunu dünya kabul etti, bizdeki bazıları hala nedense direniyor.İslam’la terörü veya bir terör örgütünü bir arada kullanmak mümkün değil. Bizim dinimiz bir defa terörü reddediyor. Bir barış dini olan bizim dinimize kimse böyle bir yakıştırmayı yapamaz. Telabyad denilen yer aslında Arapların yerleşim bölgesidir. Bu yerleşim bölgesini çeşitli operasyonlarla önce DAEŞ’le başlamak üzere, DAEŞ buradaki elde ettiği yeri kendisinden sonra bu PYD, YPG bunlara bıraktı. Bu tabii ki bir ilk değil. Hedefleri Afrin’le bütünleşmek suretiyle Akdeniz’e açılmak. Biz neden hep sabrettik de en sonunda Gaziantep olayından sonra patladık? Artık yetti dedik. Bunu bütün dostlarımıza söyledik. Amerika’ya söyledik, Rusya’ya söyledik, Batılı dostlara söyledik, koalisyon güçlerinin tamamına söyledik.Mesela bir Münbiç operasyonu var ki, biz Münbiç operasyonunda kesinlikle PYD , YPG olmayacak dedik.Çünkü Münbiç denilen yer Araplara aittir yüzde 95’i itibariyle.Yüzde 95’i Araplara ait olduğu halde bunlar tuttular, sanki Münbiç’i PYD ve YPG ’ye ait olan bir yermiş gibi göstermek suretiyle oradan gir ondan sonra kuzeye doğru çık. ’Dedik olmaz, yanlış yapıyorsunuz’. Gelin bu işi Kuzeyden Güneye doğru yapalım. Yine beraber yapalım. Türkiye olarak biz de üzerimize düşeni yapalım. "O üç ay dört ay sürer" dediler ne oldu, 15 günde 20 günde iş bitti. Şimdi ’Haklıymışşınız’ diyorlar. Haklı olmak birşey getirmiyor ki. Burayı tanıyan biziz, buradaki insanların ruhunu okuyan biziz. Bizi dinleyin ya. Biz sizinle NATO’da birlikteyiz.Bizim stratejik ortaklığımız var. Burada el ele verelim Buradaki şu pisliği temizleyelim. Cerablus halloldu Cerablus halkı sevinç içinde dönüyor mu dönüyor. Rayi orası da temizlendi. Şimdi Bab’a doğru iniyoruz. Oraya niye iniyorsunuz? diyorlar. İneceğiz biz buraları bize tehdit unsuru olmaktan çıkarmamız gerekiyor. 90 95 kilometrelik bir enleme 40 45 kilometrekarelik bir boylamda burayı güvenli bölge olarak ilan edelim. Bunu sayın başkan Obama’yla Antalya G-20’de bunu konuştum.Aynı şeyleri o da konuştu. Uygulamaya gelince maalesef bunu yapamadık. Aynı şeyleri sayın Putin’le konuştuk. Güvenli bölge, eğit donat, uçuşa yasak bölge. Üç başlığı gerçekleştirdiğimiz takdirde hem mülteci sorununu çözmeye yarar. Biz bu insanları iskan ederiz. biz inşaat olayını halledelim. Sizler bize mali destek verin. Şansölye Merkel’in bir ifadesi vardı. ’Buraya yılda 10 milyar euro ayırırım’ diye. "Tamam işte buyurun siz bize mali noktada destek olun biz süratle buradaki konutları inşa edelim" dedik. Hepsi de "güzel "olur dedi. Uygulamaya gelince kimse yok. Hepsi kayboldu. Bizde de iki milyon 700 bin Suriyeli var. 300 bin Iraklı var . En azından Suriyelileri oraya oraya yerleştirmeye başlayacaktık. Orada konutlarıyla, sosyal donatı alanlarıyla yeni bir adeta Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge ilan edecektik. Şu ana kadar olmadı .Temenni ediyorum ki bundan sonraki dönemde gerçekleştiririz" şeklinde konuştu.
(İHA)