Dün gece Konya’dan havayolu ile Trabzon’a buradan da helikopterle Rize’ye geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geceyi baba ocağı Güneysu ilçesindeki evinde geçirdi. Öğle saatlerinde evinden çıkarak yoğun güvenlik önlemleri altında Rize Valiliği önünde düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Burada hemşehrilerine seslenen Erdoğan, geçtiğimiz mayıs ayında yüksek yargı organlarının temsilcileri ile Rize’ye geldiğini hatırlatarak “Bugün de güzel bir sonbahar gününde Rizedeyiz. Dün Konya’daydım. Yarın da İstanbul’a gideceğiz. Her fırsatta ata dede topraklarına gelerek sıla-i rahim yapıyoruz” diye konuştu.
Bugün Rize’de 2000 milyon liralık 58 eser ve hizmetin toplu açılışını yapacaklarını ifade eden Erdoğan, “Hava limanımızın inşası ile ilgili müjdeyi bugün burada veriyoruz. İnşallah hava limanı ihalesini yapmak üzere 2 Kasım tarihinde ihale dosyalarını alıyoruz ve değerlendirme aşamasına geçiyoruz. Yıl sonuna kadar da müteahhit firmayı belirliyoruz. Böylece havalimanı inşaatı projesinde önemli bir adımı atmış olacağız. Rize’mize Artvin’imize hayırlı olsun. Bu projeyi adım adım takip edeceğim” bilgisini verdi.
“EY FETO, PENSİLVANYA’DAN BURAYI ARTIK YÖNETEMEYECEKSİN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin tortularını temizleme yolunda kararlı adımlarla ilerlediklerini belirterek “15 Temmuz ile hesaplaşmak demek elbette öncelikle bu darbe girişimini yöneten örgütün tüm mensuplarını kamudan, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından, her yerden kazıyıp atmak demektir. Bazıları diyor ki ‘bu mağduriyetlere sebep olmuyor mu’ benim 241 şehidim ve ailesi mağdur değil mi? Benim 2 bin 194 gazimin ailesi, gazilerimiz mağdur değil mi. Onları savunmayacaksın. Halen bize 15 Temmuz’u yaşatanları mağdur diye göstereceksiniz. Kusura bakmayın. Adetullah’a terstir bu. Biz adaletin gereğini layığı ile beraber yapıyoruz, yapacağız…Artık ey Feto Pensilvanya’dan burayı artık yönetemeyeceksin. Korkaklık senin şanındandır. Eğer sende zerre kadar yiğitlik varsa dön gel ülkene. Gel, gidip de Amerika’ya sığınma, gel buraya o zaman. Gel burada yargılan. Gelemez. Niye korkakların şanı kaçmaktır kaçmak. Korkaklar zafer takı dikemez. Onu yiğitler diker. İşte onu da sizler diktiniz. Dikiyorsunuz. Zafer anıtlarını Rabbimizin izni ile bu millet dikti. Şimdi biz bir zafer anıtını inşallah 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün çıkışına bir diğerini de Ankara’da dikeceğiz” şeklinde konuştu.
“SURİYE’DE 5 BİN KİLOMETREKARELİK BİR ALANI TERÖRDEN ARINDIRILMIŞ GÜVENLİ BÖLGE OLARAK İLAN EDECEĞİZ"
“15 Temmuz’u şehitlerimiz anma günü ilan ettik. Unutmayacağız çünkü bu bizim 2. Kurtuluş mücadelimizdir” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“O gece darbeciler başarılı olsaydı sadece demokrasi rafta kalkmayacaktı. Türkiye tarihinin en ciddi işgal tehdidi ile karşı karşıya kalacaktı. Eğer 15 temmuz’da milletimiz büyük bir cesaret ve dirayet göstererek istikbaline, istiklaline sahip çıkmamış olsaydı bugün Türkiye’nin nerelere savrulmuş olacağını düşenebiliyor musunuz. Bunun için 15 Temmuz FETÖ ile birlikte PKK’nın her gün askerimize polisimize, korucularımıza, vatandaşlarımıza yönelik saldırılarının şifresi demektir. Türkiye’nin Suriye’de başlattığı operasyonlara önlemek isteyenlerin 15 Temmuz’un arkasında olmadığını söyleyenin ya dünyadan haberi yoktur bizzat bu işin içindedir. Aynı şekilde Başika’daki Türk askerinden rahatsız olanlarla ülkemizi Musul operasyonunun dışında tutmak için yırtınanlarla 15 Temmuz’un ilgisi yok demek milletin aklı ile alay etmek demektir. Ülkemize yönelik saldırılar 2013 yılından beri farklı görünümler altında, farklı kesimler kullanılarak ama kesintisiz şekilde büyüyor. Bu açık gerçeğe rağmen hala bu işleri ‘tiyatro’ diyerek, ‘oyun’ diyerek ‘mizansen’ diyerek bu şekilde bakanların durumu artık gaflet çizgisini aşıp ihanet sınırlarına giriyor. Geziye ‘ağaç’, 17-25 Aralık’a ‘hukuk’, PKK’nın çukur eylemlerine ‘sivil direniş’ diyenler 15 Temmuz’u sığdıracak kılıf bulmak için beyhude uğraşıyorlar. Bu mızrak hiçbir çuvala sığmaz. Milletimiz kendisine ve kendisini yönetenlere temsil eden insanlara yönelik bu tehditlerin hepsinin teşhisini koymuş ve önlemini almıştır. Biz Suriye için sabretmedik mi ? Gaziantep’te ne oldu?...14 yaşında bir çocuğu Messi’yi çok sevdiği için Arjantinli futbolcu Messi’nin formasını giydirerek bombalı bağladılar ve o kına törenine gönderdiler. Orda patlattılar. 56 kardeşimiz orada şehit oldu. Bunlar hep akrabaydı. 100 kişi yaralandı. Hastanede kendilerini ziyaret ettiğimizde tabloyu gördük ve dedik ki artık bu iş bitti. Şimdi ılımlı muhalifler ile birlikte Cerablus’a giriyoruz dedik ve Cerablus’a girdik. Şimdi ilerliyoruz. Nereye Dabık’a ilerliyoruz. Orada 5 bin kilometrekarelik bir alanı terörden arındırılmış güvenli bölge olarak ilan edeceğiz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Ama ülkemizde 3 milyon mülteci var. Onlar topraklarına dönsünler. Atacağımız adım bu. Teklifimizi koalisyon güçlerine yaptık. Şuanda Suriye’de beraber yürüyoruz.”
“IRAK MERKEZİ YÖNETİMİ ÖNCE BAŞININ ÇARESİNE BAKSIN"
Erdoğan, konuşmasında Musul’a dikkat çekerek “Rahat durmuyorlar. Şimdi Irak’ta başladılar, ‘şimdi Musul’u alacağız’ diyorlar. Kusara bakmayın Musul’u ne DEAŞ terör örgütünü ne de başka terör örgütlerine verilmesine müsaade etmeyiz. Diyorlar ki ‘Irak merkezi yönetimin buna müsaade etmesi lazım’ Irak merkezi yönetimi önce başının çaresine baksın. Bugüne kadar DEAŞ’ı niye Irak’a soktu, Musul’a neden soktu. Nerdeyse Bağdat’a gireceklerdi DEAŞ terör örgütü. Nerdesin ey Irak’ın merkezi yönetimi. Şuanda koalisyon güçleri ile bugün Dışişleri Bakanım Lozan’da a teklifi yapacaklar. Biz koalisyon güçleri ile beraber DEAŞ terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine karşı orada mücadeleye varız. Başika üssümüz konusunda da kimse konuşmasın. Bu üs orada duracaktır, duracaktır. Çünkü Başika Türkiye’ye olacak terör saldırıları için bir sigortadır. Kardeşlerim, bizimle dayanışma içinde olan samimi müttefiklerimize sesleniyorum; Irak merkezi yönetimi beni ziyarete geldiği zaman ey başkan İbadi böyle konuşmuyordun bizden orada böyle bir üs kurulmasını isteyen sendin. Daha sonra senin savunma bakanların gidip orayı ziyaret etti.Şimdi ne odluda değiştin. Hangi üst akıl sana bir talimat verdide havan değişti. Öyle bize kuru sıkı atmaya kalkma, meydan okumaya kalkma. Bu yol farklı bir yol. Biz kendimizi bu yola farklı adamışız. Gerekli görüşmeleri yapıyoruz. Eğer Irak merkezi yönetimi samimiyetini korursa samimi davranırsa, bizden samimiyet görür. Eğer samimi davranmazsa bizim Irak halkı ile sorunumuz yok. Ama bu yönetim mantığı ile sorunumuz var. Bunu da açık söylüyorum. Bizim Kuzey Irak’ta Peşmerge kardeşlerimizle, yerel yönetimiyle dayanışma içindeyiz ve gerekli dayanışmayı yapacağız. Orda mezhep çatışmasına sıcak bakmıyoruz. Orada Arap, Türkmen, Kürt kardeşlerimiz ile dayanışma içinde bunu yürüteceğiz. Ezidiler bak teröristler ile işbirliği yapmayın. Şuanda ülkemde şu kadar Ezidi’yi kamplarda biz besliyoruz. Kapılarımız biz size açtık. Hristiyan demedik, ayrım yapmadık. Kapımızı açtık. Bazı yanlış oyunların içine giriyorsunuz bu yanlış oyunlar size kar getirmez zarar getirir. Bunun da buradan söylüyorum” uyarısında bulundu.
KILIÇDAROĞLU’NA YENİKAPI SONRASI İLE TEPKİ
Bu değerlendirmelerinin ardından “Geçiyorum içeriye” diyerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Ağustos ayında yapılan Yenikapı Buluşması sonrasında ilk kez eleştiren Erdoğan “Bir zamandır, dikkat ediniz. Muhalefetin dili milleti iknadan uzaklaşıp milleti itham istikametine dönmüştür. Hem millete hakaret edip hem de milletin desteğini uman garip bir siyaset üslubu ile karşı karşıyayız. Şimdi 7 Ağustos Yenikapı Buluşması. Açacağım bugün, mecburum. Ben cumhurbaşkanı olarak Yenikapı buluşmasını düzenledik ve iktidar partisin davet ettik. Tereddüt etmeden ‘Evet’ dediler, sayın Bahçeli’yi davet ettik, tereddüt etmeden ‘evet’ dediler. Fakat sayın Kılıçdaroğlu önce ‘hayır’ dedi. Sonra ne oldu bitti, son günden bir gün önce yanılmıyorsam oradan da olumlu cevap geldi. Peki ne oldu ? Önce memnun olduklarını söylediler. Son zamanlarda başladılar ‘Biz böyle bir Yenikapı ruhundan yana değiliz’ Ya olsan ne yazar olmasan ne yazar. Senin olup olmaman bir şeyi değiştirmez. Oradaki 5 milyon ne diyor bizim için o önemli. Aynı anda tüm Türkiye’de bir okadar da ekranlardan izledi. Bizim için o önemli. Biz yürüdük. Ne diyor şair ‘Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan. Millet yürüdü. Biz milleti hakem tuttuk. Tutmaya da devam edeceğiz. Türkiye’nin dara düştüğü her konuda çözümü milletimizin desteğinde aradık. Eğer milletimiz ile güçlü bir bağımız olmasaydık 15 Temmuz’da darbecilere direnecek cesareti kendimizde bulamazdık” ifadelerini kullandı.
“MUSUL’DA KURULMAK İSTENEN MEZHEP OYUNUNU GÖRÜYORUZ"
“Türkiye’nin karşısına terör örgütlerini dikenler neyin peşinde? Terör örgütlerini bize tercih edenlerin derdi ne Tayyip Erdoğan’dır ne bu hükümet dertleri. Dertleri Türkiye’nin kendisi Türk miletinin kendisidir. Bunların derdi Türkiye’nin artık milli politikaların uygulamadaki kararlılığıdır, her gün artan özgüvenidir. Suriye, ırak, Mısır’ın Libya’nın durumu ortada. Böyle bir ortamda Türkiye’yi rahat bırakırlar mı ? Biz herkesin küreselleşmeden söz ettiği dönemde niçin sürekli olarak bu kardeşiniz yerli ve milli vurgusu yapıyor. Biz kendimize yeteceğiz, başka çaresi yok bunun. Önümüze çıkan sorunları ancak bu şekilde aşabileceğiz. Atalarımız ne derdi ‘Zor oyunu bozar.’ Türkiye üzerinde kurulan bir oyun var ve biz bu oyunu bozmakta kararlıyız. Son 3 yılda ülkemize yönelik tüm kritik hamleleri boşa çıkarttık. Önemli mesafeler kat ettik. Bana göre, 15 Temmuz bu işin altın vuruşu olacaktı. Hamdolsun, onu da akamete uğrattık. Hemen arkasından başlattığımız Cerablus Operasyonu ile uzun zamandır yapmak istediğimiz sürekli engellendiğimiz karşı hamleleri de başlattık. PKK’ya tarihinin en büyük darbeleri vuruluyor. Örgütün çeyrek yüzyıldır girilmemiş inlerine giriyoruz. Yuvalandıkları delikler birer birer imha ediliyor. Aynı şekilde DAEŞ’in ülkemizdeki organizasyonu büyük ölçüde çökertilmiş durumda. Diğer terör örgütlerine yönelik operasyonlarda da çok önemli neticeler elde ediliyor. Musul meselesinde gerek Irak’tan gerekse diğer yerlerden bu kadar yüksek ses çıkmasının sebebi bizim orada kurulmak istenen mezhep oyunun biz görüyoruz ve deşifre ediyoruz. DAEŞ balonun söndüren Türkiye’dir. Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı yeni değildir, meçhul de değildir, dert başkadır. Biz bu oyunu görüyoruz ve rıza göstermiyoruz. Türkiye için varlık yokluk haline dönüşen bu konuda elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanarak kendimizin de bölgedeki kardeşlerimizin de çıkarlarını korumakta kararlıyız” diye konuştu.
Konuşmasının ardından yeni çipli kimlik kartları İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a teslim edildi. Ardından Rize’de 200 milyon liralık eser ve hizmetlerin toplu açılışı gerçekleştirildi.
(İHA)