Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Suriye’de yaşanan krizin bir ürünü olan göçmen meselesi tüm Avrupa’yı titretiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki 70 baro başkanını Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Bugüne kadar anayasa ve yasalar dışında adım atılmadığının altını çizen Erdoğan, “Darbe gecesi yaşananları eleştirenlerin amacı Türkiye’nin yaşadığı tehlikenin büyüklüğünü gözlerden kaçırmaya yöneliktir” dedi.
Göçmen sorunu ile ilgili Avrupa’yı eleştiren Erdoğan, göçmen meselesinin Avrupa’yı titrettiğinin altını çizdi. Uluslararası af örgütünün açıklamalarını da eleştiren Erdoğan, Türkiye’de idamın tartışılmasını eleştiren Avrupa ülkelerine tepki gösterdi, bunun karanını TBMM’nin vereceğini kaydetti.
“Bugüne kadar anayasa ve yasalar dışında atılmış adım yoktur”
Türkiye Barolar Birliği’nin 15 Temmuz darbe girişimi karşısında demokrasi ve hukukun üstünlüğünün yanında yer aldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Baro başkanlarımız şundan emin olsun, Türkiye bir hukuk devletidir ve hukuk devleti olarak kalmaya devam edecektir. Ülkemize savaş açanlara karşı mücadele hukuk devleti sınırları içinde yürütülmüştür. 15 Temmuz’da darbeciler karşısında milletimiz ve emniyet güçlerinin yanı sına adalet teşkilatımızı da bulmuştur. Tamamen hukuk kuralları içinde yürütülmüştür. OHAL; Milli Güvenlik Kurulu tavsiyesi, Bakanlar Kurulu Kararı ve Meclis onayı ile ilan edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bugüne kadar anayasa ve yasalar dışında atılmış adım yoktur. Darbe gecesi yaşananları eleştirenlerin amacı Türkiye’nin yaşadığı tehlikenin büyüklüğünü gözlerden kaçırmaya yöneliktir. O gece bir millet ayağa kalkmıştır. Vücudunu kurşunlara, bombalara siper etmiştir. 15 yaşından 75 yaşına kadar, kadını ile erkeği ile siper etmiştir. Dünyada da bunun benzeri pek yoktur. 15 Temmuz gecesi hangi kökenden, meşrepten olursa olsun Türk milletinin 79 milyonun tamamı tarihi bir sınava alnının akıyla vermiştir. Darbeciler ne kadar vicdansız, ahlaksız, cani, şuursuz ise milletimiz o derece asil, dirayetli, cesur ve kararlı bir tavır içinde olmuştur. Bu millete ancak saygı duyulur. Bu millet alnından öpülesi bir millettir. Millet her şeyi ile yürüdü, ne tank, ne top, ne helikopter dinledi. O gece meydanlara çıkanlar bu yolun sonunun şehadete çıkabileceğini biliyordu. Kimi evinden çıkarken, kimi yolda, kimi vurulduğu yerde sevdikleri ile helalleşirken hiç birisinde en küçük bir korku ve pişmanlık yoktu” dedi.
“Göçmen meselesi tüm Avrupa’yı titretiyor”
Bu zamana kadar pek çok şehit yakını ve gazi ile görüştüğünü belirten Erdoğan “Türkiye’nin yıllarca yalan, iftira, çarpıtma ile ülkesine ve devletine sahip çıktığını iddia eden güya seçkinlerin istismarına maruz kaldığını görüyoruz” açıklamasında bulunarak, namluların karşısına çıkanların bu ülkenin ortalama vatandaşları olduğunu söyledi. Erdoğan “Türk milleti o gece kendilerine baş eğdirebileceklerini sananların başına gökkubbeyi indirmiştir. Ülkemizin geleceğine 15 Temmuz sabahı olduğundan çok daha güvenli bakıyoruz. Türkiye dünyanın başına musallat olan ne kadar tehdit varsa hepsine birden maruz kalan tek ülkedir. Suriye’de yaşanan krizin bir ürünü olan göçmen meselesi tüm Avrupa’yı titretiyor. 3 milyon burada, bu millet bakıyor. Bunlar 3-5 bin insana bakamıyor. Bu millet başka bir millet, bu milletin asilliği, asaleti buradan geliyor. Bu millet bombalardan kaçan insanlara yüreğini açacak kadar asil. Ama onlar bu asillikten nasibini almamış milletler. Sorduğunuz zaman ‘insan hakları’ diyorlar, bakıyorsunuz uluslararası af örgütü açıklama yapıyor, endişe duyduklarını söylüyorlar, önce çık gel bakalım Türkiye Cumhuriyetinin parlamentosunda ne olmuş, emniyet teşkilatında bombalanma neticesinde 53 şehidimiz nasıl olmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi nasıl vurulmuş gör bakalım. Gel bunları bir gör, yerinde incele ondan sonra açıklamanı yap. Duyduklarınla, aldığın haberlerle bu tür açıklamaları yaptığın zaman sana saygı duyulmaz. DAEŞ denilen örgüt Fransa ve Belçika’da birkaç eylem yaptı, Avrupa ülkelerinin bütün dengeleri bozuldu. Biz ise FETÖ yanında, PKK, DAEŞ, DHKP-C gibi örgütlerle ayı anda mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizi hukuk ve demokrasi içinde yürütüyoruz” diye konuştu.
İdam tartışmasının yapılmasını Avrupa’nın kabullenemediğini söyleyen Erdoğan “15 Temmuz darbe girişiminden sonra böyle bir meselenin tartışılmasından daha tabi ne olabilir. Bu konuda karar verecek olan TBMM’dir. Eğer bir millet böyle bir talebi oraya getiriyorsa TBMM bunu görüşür. Bırakın FETÖ’nün darbe girişimini, bizdeki birkaç aylık PKK-DAEŞ eylemleri Avrupa ülkesinde yaşansın idam cezasını da getirirler, kesintisiz OHAL ilanı verirler. Bizim sabrımız, dayanma gücümüz, tevekkülümüz onlarda yok. Darbe girişiminin üzerinden 1 ay geçti, neredeyse hiçbir batılı devlet adamı, başkan, devlet başkanı ülkemizi ziyaret etmedi. Sadece Avrupa Konseyi Genel Sekreteri geldi. Telefonla aradıklarından sonra bizim durumuzdan ziyade darbecilerin durumunu merak ediyorlar. Gözaltılar, görevden almalar pek ilgilerini çekiyor. Biz demokrasimize, özgürlüklerimiz, hukuk devletimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu değerleri AB dayattığı için değil, milletimiz buna layık olduğu için savunuyoruz” diye konuştu.
“FETÖ’ye bağlılığına göre kararlar veren pek çok yargı mensubuna Türkiye şahit oldu”
15 Temmuz’da tüm kurumların bir sınav verdiğinin altını çizen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Olayın daha ne olduğu anlaşılmadığı noktada Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Savcılıklarımız, 81 ildeki Cumhuriyet Savcılıklarımız derhal soruşturma başlatmıştır. Elde edilen deliller çerçevesinde Türkiye’nin dört bir yanında sıkıyönetim komutanı olduğu bilinen kişiler bir bir toplanmaya başladı. Bundan önceki darbe teşebbüslerine bakıldığında yargımız içinde utanılacak örnekler var. Darbenin öncesinde darbecilere biat eden bir yargı yapısı, hukuk anlayışı ve başka kötü örneklerle Türkiye’nin geçmişi doludur. Bu dönemde yargı, yüksek yargı başkanları yaptıkları açıklamalarla darbeye karşı duruş ortaya koydular. Barolar Birliği yaptığı açıklama ile duruşunu ortaya koydu. Bütün yargı camiasının içinde hukuka, milli irade ve demokrasiye sahip çıkan hukuk adamlarına şükranlarımı sunuyorum. Türkiye’de uzun zamandır yargı üzerinde tartışmalar yürürken, FETÖ’ye mensup bazı teröristlerin yargı içinde kümelenmiş olması ve verdikleri karalar içinde tarafsızlığını yitirdiğine dair Türkiye ciddi tartışmalar yaşandı. Yargının tam anlamıyla bağımsızlaştırılması son derece önemli. Yargımızın içinde anayasa, kanun ve hukuka bağlılıklarını görmezden gelip FETÖ’ye bağlılığı öne çıkartan ve bunu verdiği kararlara yansıtan pek çok yargı mensubuna Türkiye şahit oldu” dedi.
Atılan bazı adımların yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumak adına atılmış adımlar olduğunun altını çizen Bozdağ, “İnşallah Türk yargısı kendisine emanet edilen görevleri anayasanın çizdiği sınırlar çerçevesinde yapmaya devam edecektir” diye konuştu.
“Sizin ve Sayın Başbakan’ın açıklamaları televizyondan dinlediğimizde yüreğimiz ferahladı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında Türkiye Cumhuriyetine “geçmiş olsun” dileklerinde bulunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Milli birlik ve beraberliğimiz için dayanışmamızı bir kez daha vurguluyoruz” dedi.
“15 Temmuz’da, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızmış hain FETÖ mensuplarının işgal girişimi 79 milyon vatandaşımızın tek vücut olmasıyla püskürtülmüştür” ifadelerini kullanan Feyzioğlu, 15 Temmuz’u takip eden süreçte yaptığı bir değerlendirmede “Kalkışmanın taktik hedefi Cumhurbaşkanımız, stratejik hedefi ise Türkiye Cumhuriyeti’dir” dediğini hatırlattı. Feyzioğlu “Zaman içerisinde elde edilen veriler bu tespitimizi doğrulamıştır. Türkiye Cumhuriyeti o gece bir büyük felaketin, muhtemel iç savaşın eşiğinden dönmüştür. Ancak sizin de işaret ettiğiniz gibi tehlike geçmemiştir. FETÖ adlı hain örgüt sadece bir araçtır. Bu örgütün arkasındaki güçler, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, jeopolitik konumu ve bu bölgede yaşanan büyük menfaat çatışmaları olduğu gibi durmaktadır. İşgale karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasında saf tutmak hepimizin asli görevidir. Bu çerçevede; Türkiye Barolar Birliği ve istisnasız 79 baro, 15 Temmuz gecesi henüz Ankara ve İstanbul’da çatışmalar devam ederken demokrasiden yana tavrımızı ortaya koyduk. Sizin ve Sayın Başbakan’ın açıklamaları televizyondan dinlediğimizde yüreğimiz ferahladı, bu girişimin püskürtüleceğine inancımız arttı” dedi.
TBB Başkanı sıfatıyla çok sayıda yabancı televizyon, radyo ve gazeteye mülakat vererek işin esasını anlattığını kaydeden Feyzioğlu “İlişkide olduğumuz 72 uluslararası meslek örgütüne olayın aslını açıklayan bir yazı gönderdik. O günden bu güne; Adalet Bakanımız ve bürokratlarıyla yakın ilişki içerisinde çalışmalarımızı sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Adalet Bakanlığı’yla TBB’nin oluşturduğu koordinasyon kurulu, soruşturmalarda yaşanan aksaklıkları gidermek için önemli mesai sarf etmektedir. Altmışın üzerinde baromuzla birlikte Gazi Meclisimizi ziyaret ettik, Meclis Başkanımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunduk, kendilerinin talebi üzerine Genel Kurul’u selamladık” dedi.
“Biz avukatlar savunma görevimizi layıkıyla yapacağız"
FETÖ’nün en çok istediğinin suçlunun suçsuzdan ayrılmaması olduğunu, böylece gerçek FETÖ mensuplarının orta vadede mağdur konumuna yükselip, özellikle uluslararası kamuoyunda itibar kazanması olduğunun altını çizen Feyzioğlu “Bunu önlemenin yolu; sizin, Sayın Başbakanın ve Sayın Adalet Bakanının da sıklıkla ifade ettiği üzere, devletimizin eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranıyor olmasıdır. Buna göre, adil yargılanma, savunma, avukatın yardımından yararlanma, suçsuzluk karinesi, haksız yere lekelenmeme haklarına ve hak arama özgürlüğüne hem vatandaşlarımızın menfaati hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin üstün menfaati gereği azami saygı gösterilmesinde fayda vardır. Bu hakların ihlali öncelikle FETÖ’ye ve onunla işbirliği içinde olduğunu çeşitli vesilelerle gördüğümüz bölücü örgüte yarayacaktır. Biz avukatların savunma görevimizi layıkıyla yapması, suçlunun suçsuzdan ayrılmasını sağlayacaktır. Öte yandan, uluslararası kamuoyuna FETÖ’yü ve FETÖ’ye karşı yürütülen haklı mücadeleyi anlatma yükümlülüğümüz vardır. Bu amaçla sizin talimatınızla bir çalışma grubu oluşturulacak ise burada en etkin şekilde yer almaya ve tüm dünyaya Türkiye’de olanları ve meşru savunmamızı en önde anlatmaya talibiz. Bu noktada Türkiye Barolar Birliği olarak 18-23 Eylül 2016 tarihlerinde katılacağımız ABD’nin başkentinde Uluslararası Barolar Birliği Genel Kurulu Toplantısına katılacağız. İki buçuk milyon avukatı temsil eden bu uluslararası örgütün toplantısı vesilesiyle dünyanın önde gelen barolar birliği başkanlarıyla, ABD yüksek hakimleriyle, senatör ve temsilciler meclisi üyeleriyle görüşmeler yapma imkanı bulacağız. Adalet Bakanımıza ve Dışişleri Bakanımıza verdikleri destek için teşekkür ediyor, sizin de desteğinizle büyük bir başarı sağlayacağımızı ve haklı mücadelemizi en etkin şekilde anlatabileceğimize inanıyorum. 79 milyon vatandaşımızı kucaklaştırmanın tek yolu, adalet paydasında buluşmaktır. Hukukun üstünlüğüne güven sağlandığında, etnik kökeni, mezhebi, dini, dili, inancı ne olursa olsun vatandaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla hem gurur hem güven duyacaklardır. Böylece ülkemizi bölmek, bizi birbirimize kırdırmak isteyen sinsi yapıların planları da sonsuza dek boşa çıkmış olacaktır. 15 Temmuz sonrasının Kuvayi Milliye ruhunun ve yapıcı ortamının bir daha bozulmamak üzere sürdürülmesini ve tüm toplumsal ilişkilere hakim kılınmasını diliyoruz” diye konuştu.
Kabulde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da hazır bulunurken; Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Ağrı, Antalya, Artvin, Kayseri, Tunceli baro başkanları kabule katılmadı.
(İHA)
16 Ağustos 2016 Salı 17:06
Son Güncelleme: 16.08.2016 22:15