Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Başkanı Metin Yurdagül, gıda endüstrisi ve margarin hakkında İHA’ya özel açıklamalarda bulundu. Yurdagül, yanlış ve kulaktan dolma bilgilerin özellikle margarin ve hazır çorbalar ile ilgili halkı yanlış yönlendirdiğini belirterek, "Margarin yaklaşık 150 yıllık bir ürün tarihsel gelişimi içerisinde gelişen teknolojik imkanlarla iyi yönde geliştirildi. 147 yıl önce üçüncü Napolyon döneminde ilk kez üretilen margarin ile bugün kullanılan margarin arasında çok büyük farklar var. Tıptaki gelişmelerin ve bulguların da yönlendirmesiyle teknolojik imkanlar sayesinde margarin şuan sağlıklı olarak önerilen bir çok yağ kadar sağlıklı ve güvenilir bir ürün oldu. Doğal olarak her şeyin fazlası zarar; ben 38 yıl çalıştığım bu sektörde günde 10 kez tat analizi yapmak için margarin kullandım, bunu az ve ölçülü miktarlarda yaptım ve gayet sağlıklı bir insanım. Bir bardak zeytinyağını içip bunda bir sağlık olacağını düşünmüyorum, her şeyin bir kararı olduğunu ve ölçülü kullanılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.
“GÜNLÜK ENERJİMİZİN YÜZDE 30’UNUN YAĞLARDAN ALMALIYIZ”
İnsanın yağsız yaşayamayacağını belirten Yurdagül, "Beslenme bilimi günlük enerjimizin yüzde 30’unu yağlardan almamızı öneriyor ve bunun yüzde 10’unun doymuş, yüzde 10’unun tekil doymamış ve yüzde 10’unun çoklu doymamış yağlardan almamız gerektiğini belirtiyor. Bu oran doğada hiç bir yağda bulunmuyor fakat margarin bu dengeyi kurabiliyor. Hem tüketici hem de sağlık sektörü çalışanlarının oda sıcaklığında katı görünen margarini doymuş yağ, diğer sıvı yağları ise doymamış sanıyor fakat doğada bulunan bütün yağlar hem doymuş hem de doymamış yağ asitleri içeriyor. Tereyağı yüzde 60-65’lik oranıyla doymuş yağ asidi açısından en zengin yağdır. Ayçiçek yağı yüzde 11, mısır yağı yüzde 13, zeytinyağı yüzde 15-17 arasında, kase margarin ise yüzde 15 civarında doymuş yağ içerir. Doymuş yağ içeriği olarak aynı miktar zeytinyağı ve kase margarinin hiçbir farkı yoktur" ifadelerini kullandı.
“MARGARİNİN BİTKİSEL YAĞ OLDUĞUNU BİLMEYEN AKADEMİSYENLER VAR”
Akademik çalışmalar yapan insanlar içerisinde bile margarinin bitkisel bir yağ olduğunu bilmeyenlerin olduğunu belirten Metin Yurdagül, "Margarinin bitkisel bir ürün olduğunu bilmemek normal insanlar için anlaşılabilir bir durum ama bunu bir akademisyen bilmiyorsa veya saklıyorsa bunu anlaşılabilir bulmuyorum. Margarin doğal bitkisel yağların karışımıdır. Bitkisel yağlar kolesterol içermediğinden margarin de kolesterol içermez. Tanınmış bazı bilimadamlarının çelişkilerinden biri de bu; "Trans yağ yemeyin doymuş yağdan kaçının" çağrısını yaparken tereyağ, kuyruk yağı iç yağ öneriyorlar. Halbuki kuyruk yağı gibi yağlarda yüzde 3 ile 5 arası trans yağ var ve doğmuş yağ oranı yüzde 65’in üzerinde” dedi.
“TÜRKİYE, ABD VE AB’DEN ÇOK İLERİDE”
Trans yağlar ve Türk margarin sektörünün durumu ile ilgili Yurdagül, “Akademik çalışmalardaki trans yağın kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkisi ’olabileceği’ bulgusundan hareketle margarindeki trans yağ üzerinde çalışmalar yapıldı. Yeni teknolojiler ile margarindeki trans yağ yüzde 1’in altına düşürüldü. Türk margarin sektörü, önemli miktarda maliyetle yatırım gerçekleştirdi, bu konuda gelişmiş ülkeler de dahil çoğu ülkenin çok ilerisindeyiz. AB’de henüz ortak bir karar yok, yüzde 2’nin altı konuşuluyor. ABD kısmi trans yağın kaldırılacağını, bunun için de 3 yıllık bir geçiş süresi olarak 2018’e kadar zaman tanınacağını beyan etmişti. Gururla söylüyoruz ki trans yağ konusunda Türkiye, AB ve ABD’den çok daha ileridedir. Trans yağın margarinlerden uzaklaştırılmasında Türkiye margarin endüstrisi örnek oluşturmaktadır. Türkiye’de 11 yıldır margarinlerde trans yağ bulunmamakta ve Türk margarinlerinin ambalajlarında ’trans yağ içermez/yoktur’ logosu yer almaktadır" ifadelerini kullandı.
“KAMUOYU BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİP YÖNLENDİRİLİYOR”
Konunun bir biçimde magazinselleştirilerek kamuoyunun algısı ile oynandığını belirten MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül, “Hazır çorbalar nasıl senelerce saklanıyor, içeriğinde kimyasallar var deniliyor. Kimyadan bu kadar korkmanın bir anlamı olmadığını düşünmekle beraber bunun açıklaması çok basit; kurutularak o kadar uzun süre saklanabiliyor. Bu yöntem binlerce yıldır yiyecek depolamak için olduğu gibi bugün de kullanılıyor. Bu soruyu şöyle soralım tarhana nasıl yapılıyor ve nasıl o kadar uzun süre saklanıyor? Üstelik hazır çorbada bu yapılırken çok daha hijyenik koşullarda yapıldığını müsterihen söyleyebilirim. Kimyadan korkuya gelince kullanılan ilaçların hepsi kimyasal kimya olmasa insanlar nasıl tedavi edilir? 1940’larda ortalama ömür 45 yıl civarı idi bugün 75 civarı peki bu nasıl açıklanacak. O zaman her şey organikti ki aslında yaşayan her şey organik mesela siz de organiksiniz. Bahçede yetişen organik iyi de atmosfer etkisi, toprak temizliği tohum faktörü bunlar nasıl izole edilecek. Kamuoyunun bir çok konuda yanıltıldığını düşünüyorum” dedi.
“HABERLERİN BİR KISMI YANLI”
Gıda endüstrisinin insanlığın geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayan Yurdagül, “Bugün herkes tereyağ kullansın deseniz bununun mümkün olmadığını söylemek isterim. Tüm dünyada üretilen tereyağ ile ancak küçük bir nüfusu besleyebilirsiniz. Aynı şekilde modern ziraat terk edilse ve geleneksel tarıma geçilse dünyada kıtlık çıkar. Dolayısıyla gıda endüstrisiyle ilgili yorum yaparken bunlar da düşünülmeli. Konuşulanların çoğunun bilimle ve gerçeklerle alakası yok bir algı ile alakası var. Öyle ki bir üniversitenin hazırladığı aynı raporu bir gazete başka diğeri başka veriyor. Bir gazetenin ‘Yağ aklandı’ şeklinde verdiği rapor diğerinde o raporda hiçbir şekilde yer almayan hatta aksinin belirtildiği ‘Margarinden uzak durun’ şekliyle haberleştiriliyor” ifadelerini kullandı.
(İHA)