Adalet Bakanı Bozdağ, Beştepe Millet ve Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlenen hakim ve Cumhuriyet savcı adaylarının kura töreninde konuştu. İfade vermeye gitmeyen HDP milletvekillerinin tutuklanmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Bozdağ, “Savcılarımızın bir soruşturma yaparken şüpheli durumda olan kişileri ifade için çağırması anayasal bir gerekliliktir. Çağrıldığı zaman her vatandaşın gidip ifadesini vermesi hukuk devletinin bir gereğidir. Hukuka saygınız varsa gidip ifade vereceksiniz. Çağrıyı eleştirebilirsiniz, kızabilirsiniz ama sonunda gidip onun gereği neyse onu yapmanız lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Bozdağ, 20 Kasım’da milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıran anayasaya bir madde eklendiğini hatırlatarak, “Bu madde ‘seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekilleri Meclisin kararı olmadan tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz’ kuralının dokunulmazlığı kaldırılan kişiler hakkında uygulanmayacağına dair bir düzenlemedir. Meclis’te AK Parti, MHP ve bazı CHP milletvekillerinin oyuyla geçti ve Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla da yürürlüğe girdi. Dosyaları biz Adalet Bakanlığı olarak yasa gereği ilgili mahal savcılıkları veya mahkemelerine intikal ettirdik. Onlar da yasa ne diyorsa onu yaptılar. Yargılanmalar durduğu yerden işlemeye devam etti, soruşturmalar durduğu yerden işlemeye devam etti. İfadeye çağrıldılar gidenler oldu gitmeyenler oldu. MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli bizzat gitti ifade verdi, CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’da ifadesini verdi. Pek çok milletvekilleri de ifadesini verdi. İfadesini vermeyenler mazeret ilettiler geleceği günü söylediler ve süreçler devam etti” diye konuştu.
“SİYASET VE DOKUNULMAZLIK, KESİNLİKLE TERÖR ÖRGÜTLERİNE YANDAŞLIK YAPMAK ANLAMINA GELMEZ”
HDP milletvekillerinin savcının çağrısına rağmen ifade vermeye gitmediğine dikkat çeken Bozdağ şunları kaydetti:
“Ama birisi çağırıyorsunuz ifade vermiyor. Ayrıca diyor ki; ‘biz ifadeye falan gitmeyiz, gelin bizi nasıl alıyorsanız öyle alın.’ Böyle de bir meydan okuyor. Eğer bir yerde hukuk devleti varsa, hukuk herkese kanun önünde eşitlik ilkesi gereği uygulanmak zorundadır. Bir vatandaş ‘ben gelmiyorum’ dediğinde zorla getirilme kararı veriliyor. Şimdi burada savcılıklar ne yaptı? zorla getirme kararı verdi. Savcıların bir kusuru var mı? Anayasa veya yasalarımıza aykırı bir kararı var mı? yok. Tam da anayasa ve yasayı uyguluyorlar. Bunun gereğini yapıyor, vazifesini yapıyor. Kolluk kuvvetleri de kararın gereklerini yerine getiriyor. O da hukuka uyuyor, hukukun gereklerini yapıyor. Burada hukukun işlemesi, işletilmesinden sorumlu olanların hukuka sahip çıkıp hukuku işlettikleri için eleştirilmesi büyük bir yanlıştır. Hakimlerimizin, savcılarımızın, kolluğun bu soruşturma sürecinde şikayet hak eden bir durumu varsa HSYK var şikayet ederler orası da gereği neyse yapar. Ama vazifesini yaptı diye insanlar bunca hakarete, bunca saygısızlığa, bunca eleştiriye muhatap kılınamazlar. Hukuku tanımayana, hukuka meydan okuyana, hukuk kendini elinde sonunda tanıtır. Eğer biz hukuk devletiysek, bu hukuku tanımayana tanıtmak da bu hukuk devletini, yargıyla ilgili birimlerde olanların ve yardımcı görev yapanların birinci vazifesidir. Onun için de tanımayanı zorla getirmeye dair kurallar bizim hukukumuzun içindedir. Burada yapılan şey tamamen yasanın uygulanmasıdır. Esas eleştirilecek olan bu yasayı tanımayan, hukuk devletini tanımayan ve buna meydan okuyanlardır. Siyaset elbette milletin meseleleriyle ilgilenmek için yapılır. Milletvekili olduğunuzda da seçenlerin hakkını, hukukunu korumak için yapılır. Bunu yapacaksınız. Ama siyaset ve dokunulmazlık kesinlikle terör örgütlerine yandaşlık yapmak, terör örgütlerinin değirmenine su taşımak, terör örgütlerinin sözcülüğünü yapmak anlamına gelmez. Dokunulmazlık bizim anayasamızda milletvekillerinin yasama ve yürütmeyi denetim faaliyetlerini her türlü korku, baskı ve endişeden uzak bir biçimde yapmaları için anayasaya koyulmuştur. Yoksa terör örgütleriyle el ele, terör örgütlerinin adeta sözcüsü gibi hareket ederek suç işlemeleri imtiyazı olarak anayasaya koyulmamıştır. Herkesin bunu çok iyi anlaması lazım. Herkes, Meclisin kürsüsünde her türlü görüşü ifade etmek hakkına sahiptir. Hatta suç olan görüşleri de ifade etmek hakkına sahiptir. Çünkü kürsü masumiyetinin sınırı yok. Bu ne için tanınmış? Milletin hukukunu sınırsız korumak için tanınmıştır, yasamayı sınırsız bir güçle, denetimi de sınırsız bir güçle yapın diye tanıtılmıştır. Ama bu asla terör örgütlerinin güdümüne girme konusunda kişilere bir imtiyaz vermez, vermesi de mümkün değildir.”
“İFADEYE GİTMEYEN MİLLETVEKİLLERİ LÜTFEN İFADE VERMEYE GİTSİN”
Bozdağ, ifade vermeye gitmeyen başka milletvekillerinin olduğunu da belirterek, “Onun için ben buradan sizin aracılığınızla ifade etmek istiyorum. İfadeye çağrılıp da gitmeyen herkes lütfen ifadesi için savcılıktaysa savcılığı, mahkemedeyse mahkemeye gitsin. Hukuka saygı duysun ve hukukun gerekliliklerini yerine getirsin. İfadeye gitmeyen kim olursa olsun yasal işlemler daha öncekilerle ilgili nasıl yapıldıysa onlarla ilgili de aynısı yapılabilir. Yargıyı ve savcılarımızı hiç kimse istemediği kararları almaya mecbur bırakmamalıdır. Böyle bir hakkı da olmamalıdır. Hem HDP’li milletvekillerinin geri kalanlarının hem de ifadeye gitmemiş olan varsa herkesin hukuka ve hukuk devletine saygı duyarak ifadeye gitmeleri doğaldır, doğru olandır, milletin bize verdiği emanetin gereğine uygun hareket etmesi anlamına gelir” şeklinde konuştu.
“BU KARARLAR YARGININ VERDİĞİ KARARLARDIR VE ANAYASAYA DA AYKIRI DEĞİLDİR”
Milletvekillerinin tutuklanması konusunun tamamen bir yargı konusu olduğunu dikkat çeken Bozdağ, soruşturma sürecinde tutuklama kararını Türk Ceza Hakimlerinin verdiğini, yargılama süresinde de ilgili mahkemenin bunun kararını verdiğini kaydetti. Bakan Bozdağ, “Savcılar soruşturma evresinde sadece talepte bulunur. Dolayısıyla burada savcıların talebi üzerine bağımsız yargı tarafından verilmiş kararlar var. Bu tamamen hukuk içinde, hukukun işleyişine uygun bir şekilde verilen kararlardır. Doğrudur, eğridir onun tartışılması ayrı bir noktada yapılabilir. Ama bu kararlar yargının verdiği kararlardır ve anayasaya da aykırı değildir. Dün bir açıklama yapıldı orada da bunlar ‘anayasaya aykırıdır’ şeklinde değerlendirme yapıldı. Ben buradan çok net ifade ediyorum. Anayasa aykırı herhangi bir durum söz konusu değildir. Çünkü geçici madde 83. maddenin 2. fıkrasının birinci cümlesinin dokunulmazlığı kaldıranlar hakkında uygulanmayacağını ifade ediyor. Bu da tutulamaz, sorguya çekilemez ve yargılanamaz negatif yasaklarının bunlar açısından kaldırıldığı, yargı karar verdiği takdirde bunların hepsinin dokunulmazlığı kaldırılanlar hakkında yapılacağı anlamına geliyor. O nedenle burada bir anayasaya aykırılık olmadığını çok açık yüreklilikle ifade ediyorum. Anayasa Mahkemesinin de bu güne kadar bu yönde verilmiş bir kararı olmadığını da açık yüreklilikle ifade ediyorum. Geçici madde anayasanın koyduğu bu dokunulmazlık zırhını kaldırdığı için herkes hangi muameleye tabi tutulmuşlarsa, onlarda bu muameleye tabi tutulmuştur. Burada bir anayasaya aykırılık söz konusu değildir” açıklamasında bulundu.
(İHA)