ABD’li yetkililerin Türkiye ile PYD’yi aynı kefeye koyan açıklamalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, PYD’nin terör örgütü PKK’nın kolu olduğunu ve bu örgütle anlaşmanın söz konusu olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Kalın, bir basın mensubunun, “ABD’de CENTCOM’dan yapılan açıklamada, Türkiye’nin PYD ile anlaşarak bir çatışmasızlık ortamı yarattığı ifade ediliyor. Böyle bir anlaşma var mı?” sorusu üzerine şu cevabı verdi:
“PYD ile böyle bir anlaşma söz konusu değildir. PYD, PKK’nın Suriye uzantısı olarak bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin böyle bir yapıyla herhangi bir ilişkisi söz konusu değildir. Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili hedeflerimizi çok net bir şekilde ortaya koyduk. DAEŞ ile yürütülen Cerablus ve güneyinde yürütülen bu mücadeleden PKK ve uzantıları neden rahatsızlar. Eğer amaç DAEŞ terörü ile mücadeleyse bunlar o bölgede ne yapıyorlar. Biz defalarca ifade ettiğimiz halde bu noktalarda PYD, YPG veya başka unsurlar bulunduğu müddetçe Fırat’ın doğusuna geçmedikleri müddetçe bizim için hedeftirler. Münbiç operasyonu ile başlayan bir süreç var. Orada Amerikalılar’ın bizzat bize söylediği bir takvim var. Münbiç operasyonu sırasında YPG unsurları Münbiç’e girmeyecek, çünkü Münbiç ağırlıklı olarak bir Arap şehridir ve yerel unsurlar oranın yönetimini ele alıp güvenliğini sağlayacaklar, YPG ve diğer unsurlarda derhal Münbiç’ten çekilecekler diye. 2 haftadan fazla bir süre geçti ve her seferinde biraz daha zaman gibi şeyler gündeme getiriliyor. Bize başta söylenen ise bu operasyonlar biter bitmez bunların çekileceği. Bırakın Münbiç’ten çekilmeyi Cerablus sınırına doğru gelmeleri de YPG’nin, PYD’nin orada fiili durum yaratarak adeta bölgeyi işgal etme fırsatçılığının örneklerinden bir tanesidir. Sahadaki bu gelişmelere bağlı olarak biz Fırat Kalkanı operasyonunu kendi önceliklerimiz çerçevesinde sınır güvenliğimizi sağlamak amacıyla ve bölgedeki Suriyeliler’in can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla belirlediğimiz öncelikler ve takvim çerçevesinde uygulamaya devam edeceğiz.”
OETTINGER’E SERT CEVAP
Avrupa Birliği Dijital Ekonomiden Sorumlu Komiseri Oettinger’in “Türkiye’nin AB üyeliği Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasının konusu” açıklamasına ilişkin olarak Kalın, “Türkiye’nin AB üyeliği stratejik bir hedef olmaya devam etmektedir. Fakat burada Türkiye’nin yaşadığı bütün bu gelişmeler çerçevesinde hala Türkiye’ye demokrasi, insan hakları dersi vermeye çalışan AB yetkilileri, öncelikle oturup 15 Temmuz darbesi ve sonrasında ne tür bir tavır aldılar buna bir baksınlar. Demokrasiye kasteden bir terör örgütüne karşı verilen mücadelede kimin yanında duruyorlar buna baksınlar. Darbeyi bir cümleyle eleştirip, darbecileri yargılamak ve hukukun önüne çıkartmak için atılan adımları eleştirmek amacıyla 9 cümle kuranlar, demokrasi ve insan haklarının neresindeler öncelikle buna baksınlar. Özellikle Cumhurbaşkanımızın şahsı etrafından yapılan bu tür spekülasyonlar AB’ye fayda sağlamaz. Burada bölgenin bir bütün olarak güvenliğini sağlayacak kilit ülkenin Türkiye olduğunu artık onların da kavraması gerekiyordu. Türkiye’de darbe başarılı olsaydı, devlet kurumları çökseydi, toplum bölünseydi, çok ciddi güvenlik zaafları ortaya çıksaydı AB ne yapacaktı. Bırakınız Erdoğan’ı eleştirmeyi, sevsin sevmesin demokrasiyi, özgürlüğü ve insan haklarını savunan herkesin Cumhurbaşkanımıza bir teşekkür borcu vardır” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE YENİ BİR SÜRE VERDİ Mİ?”
“Türkiye yeni bir süre verdi mi? Bir süre daha bu gerçekleşmezse Menbiç’e bir harekat düzenlenecek mi?” sorusu üzerine ise Kalın, şunları söyledi:
“Süre meselesini belirleyen kendileridir. Bizim söylediğimiz en kısa zamanda. Kendi belirlediğimiz hedefler çerçevesinde bu operasyonu devam ettiriyoruz. Önceliklerimiz, orada varolduğu müddetçe ve ihtiyaçlarımız karşılanana kadar terörle mücadele noktası ve sınır güvenliği noktasında tatmin edici noktaya ulaşana kadar bu operasyon devam edecektir. Özellikle son 1-1.5 yıldır Batı medyasında sıkça gündeme getirilen ve Suriye’de DAEŞ’e karşı savaşan tek etkin ve güvenilir güç YPG’dir efsanesi de Cerablus operasyonu ile çökmüş oldu. Demek ki Suriye, ılımlı Suriye muhalefetine doğru dürüst destek verildiği zaman DAEŞ’e karşı onlarda son derece etkili bir mücadele verebiliyorlar. Bu noktada Fırat Kalkanı operasyonu ile beraber artık Batılıların da bu gerçeği çok net bir şekilde görmesi lazım. YPG’nin asıl niyetinin ne olduğunu burada görmesi lazım.”
(İHA)
31 Ağustos 2016 Çarşamba 14:40
Son Güncelleme: 31.08.2016 16:07