Başbakan Binali Yıldırım, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılı açılış törenine katıldı. Törende konuşan Yıldırım, "Yeni eğitim ve öğretim yılı hayırlı uğurlu olsun. Bakanımız, anlattı, Türkiye olağanüstü bir durum yaşadı. 15 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin asker elbisesi içerisindeki hainlerin gerçekleştirmeye çalıştığı alçakça bir darbe girişimidir. Bunu asla ve asla vatanını, milletini, bayrağını seven kahraman silahlı kuvvetlerimize mal etmek söz konusu olamaz. Doğru bir iş olamaz. Silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz her zaman ülkenin birliği, beraberliği, bağımsızlığı için canını seve seve ortaya koymuştur, Bu iki işi birbirinden ayırt etmemiz lazım. Bugün burada güvenlik güçlerimiz içinde görev alacak gençlerimizin yetişmesi için faaliyet gösterecek akademinin öğretim ve eğitim yılını açıyoruz" ifadelerini kullandı.
"İnsanımızın istediği takdirde en büyük hedefleri nasıl gerçeğe dönüştüreceğinin bir hikayesi vardır" diyen Yıldırım, "Tarihten gelen dersleri çıkarabilirsek milletimizin devletimizin ne kadar bir kültürel altyapı, imkanlara sahip olduğu ortaya çıkar. Geleceğe kararlı adımlarla gitmek zorundayız. Bizler de koyduğumuz hedefleri daima Türkiye’nin insanından aldığımız güçle bir bir gerçekleştirdik. Şimdi çok daha ileri hedeflere doğru yine milletimizle birlikte emin adımlarla yürüyoruz. 15 Temmuz’da yaşadığımız darbe girişiminin ardından alınması gereken bütün tedbirleri aldık ve birçok yapısal dönüşümleri gerçekleştirdik." şeklinde konuştu.
“BU MİLLET İSTİKLALİNE AŞIK BİR MİLLET”
15 Temmuz öncesi en büyük yapısal reformun silahlı kuvvetlerde gerçekleştiğine işaret eden Yıldırım, "Jandarma ve sahil güvenlik zaten içişleri bakanlığında faaliyet göstermekteydi. Ancak, bir yanıyla da silahlı kuvvetlerde olmaya devam ediyordu. Bu ikili yapının ortadan kaldırılarak, her yönüyle, bütün görev süresince İçişleri Bakanlığında olması yönünde düzenleme yaptık. Bugün 733 öğrenciyle eğitim hayatına başlıyor, bütün öğrencilere ve akademisyenlere hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerine yer verdi.
"15 Temmuz bize çok şey öğretti" diyen Yıldırım, "Devletin içerisinde yıllardır sinsince yapılanan, masum görünümlü örgütün günü geldiğinde ülkenin bağımsızlığı, istiklalinin tehdit edecek bir canavara nasıl dönüştüğünü gördük. 15 Temmuz gecesi bir şey daha gördük, gördük ki bu millet istiklaline aşık bir millet. Tanklara, toplara, uçaklara, bombalara aldırış etmeden meydanlara inen Başkomutanını, Cumhurbaşkanının çağrısına tereddüt etmeden riayet eden, ülkesini, milletini, geleceğini, bayrağını alçaklara çiğnetmeyen bir başarıyı, kahramanlığı ortaya koydu, bu milletin adı Türk milletidir. bu milletle ne kadar övünsek hepimiz o kadar haklıyız. Asker içinde, asker elbisesi giymiş bu alçaklar, Cumhurbaşkanlığı, MİT’i, Jandarma komutanlığını köprüleri bombaladılar. İnsanları hiç gözlerini kırpmadan öldürdüler, şehirleri yaktılar, yıktılar. Milletimize, huzurumuza, kardeşliğimize kurşun sıktılar. Bu örgüt mensupları 15 Temmuz gecesi milletin silahını tankını millete karşı kullandılar. Milletin istiklalinin hedef aldılar. Her şey planlanmıştı. Fakat bir şeyi hesap edemediler, bu aziz millet vatanına sevdalı, egemenliğine aşıktı" şeklinde konuştu.
“BUGÜN DEVLET VE MİLLET OLARAK DİMDİK AYAKTAYIZ”
Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Askerlerimizin ve polisimizin içinde helal süt emmiş vatan evlatları, ihanet şebekelerinin karşısında hiç tereddüt etmeden canla başla, gece boyunca, mücadele etti. Milletin üzerine giydiği üniformayı ve görevi namus bilerek sahip çıkan yiğitlerimiz darbecilere asla pabuç bırakmadı, teslim olmadı. Mehmetçik bilinci ve şuuru içinde olanlar emanete ihanet etmedi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle, ortaya koyduğu vatanseverlik vesilesiyle, askerlerimiz bu hainlere hakettiği cevabı verdi. Bugün, devlet ve millet olarak dimdik ayaktayız, kararlı adımlarla ETÖ ve BETÖ ile amansız mücadelemiz devam ediyor, demokrasimiz daha da güçlendi. Millet olarak birliğimize, beraberliğimize daha güçlü şekilde sarıldık. Hangi isim altında olursa olsun, ister PKK ister PYD ister DEAŞ, bu terör örgütlerine karşı gerek yurtiçinde gerek yurtdışında mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Teröre karşı mücadele verirken dostumuzu ve düşmanımızı da bir bir tanıyoruz. Kim dost kim düşman, bunu bugünlerde daha iyi gördük. Bizim teröre karşı farklı standardımız yok. Ayrım yapmadan bütün terör gruplarıyla aynı mücadeleyi yapıyoruz. Ancak bazı ülkeler terörde senin teröristin kötü benim teröristim iyidir’ gibi ne izana ne insanlığına sığan bir tasnif yapıyorlar, maalesef Suriye’de yapılan budur.Bir terör örgütüyle başka bir terör örgütünü yok etmek için mücadele edemezsiniz, eğer böyle bir mücadeleye devam ederseniz o destek verdiğiniz terör örgütü de yarın başınıza bela olur."
ABD’DEKİ BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
Bugün bir yıldır bütün dünya kamuoyunu meşgul eden ABD’deki seçimin sonuçlandığını hatırlatan Yıldırım, "Seçim sonucu birçok insanın düşündüğünün aksine farklı şekilde gerçekleşti. Cumhuriyetçi aday Donald Trump yeni başkan olarak ABD’nin 45’inci başkanı olarak seçildi. Sayın Trump’ı tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Eminim ki uzun bir geçmişe dayanan Türkiye-ABD stratejik ortaklığını, artık tartışmalardan kurtarmış bir şekilde, Türkiye’nin terörlü mücadeledeki hassasiyetini dikkate alan, bölgedeki barış ve istikrarı önceleyen politikalarla geçmişten gelen geleneksel dostluk ilişkilerimizin daha da ileriye götürülmesi için yeni başkana bir fırsat alanı oluşturmuş olur. 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı, aklı, yürütücüsü ve azmettiricisi olarak ABD topraklarında yaşayan FETÖ, Fethullah Gülen’in bir an önce ülkemize iadesi konusunda yeni Başkana buradan açıkça bir çağrısı yapıyorum, ilişkilerimizi bozan ABD ve Türk toplumu arasındaki tarihsel dostluğa zarar veren bu terör örgütü başını kısa sürede ülkemize iade ederseniz, eminim ki Türkiye-ABD dostluğu için yeni bir başlangıç, yeni bir sayfa açmış olursunuz" ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE SON 5 YILDIR 3 MİLYON MÜLTECİYE KAPILARINI, BAĞRINI AÇTI”
Bugün barışa savaştan çok daha acil ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Geçtiğimiz birkaç yıl bölgemiz için çok talihsiz bir dönem olmuştur. Maalesef Suriye’de Irak’ta dünyanın başka yerlerinde günahsız, korunmasız insanlar acımasızca bu anlamsız savaşlar yüzünden hayatını kaybetmekte ve milyonlarca insan da evinden, barkından, vatanından ayrılmak, canını kurtarmak için kaçmak zorunda kalmaktadır. Türkiye, son 5 yıldır 3 milyon mülteciye kapılarını, bağrını açtı. Türkiye’nin yaptığı bu fedakarlığı gelişmiş bazı ülkeler anlamakta zorlanıyor. Niye Türkiye bu fedakarlığa katlanıyor? Türkiye’nin geçmişinin kültürünün inancının farkı da işte burada ortaya çıkıyor. Biz insanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyen bir anlayışın torunlarıyız, Osmanlı 6 asır 3 kıtada bu felsefeyle barış, kardeşlik, huzur sağladı" diye konuştu.
Bölgede yaşanan gelişmelere bağlı olarak bazı mültecilerin deniz yolunu kullanarak kaçtığına işaret eden Yıldırım, "En az 50 bin mülteci de Sahil Güvenlik ekiplerimiz hayatını kurtardı, onların tekrar hayata tutunmalarına destek oldu. Ülkemizin stratejik konumu belli. Ülkemiz her zaman Doğu ile Batı medeniyetinin bulunduğu yerde bulunuyor. Bu da birtakım zorlukları beraberinde getiriyor. Aynı zamanda birtakım avantajları da beraberinde getiriyor. Anadolu toprakları bugün ulaşım açısından, elektrik enerji koridorları bakımından stratejik bir konumdadır" dedi.
(İHA)