Tunceli’nin Ovacık ilçesinde nisanın son haftası ile haziranın başları arasında Gani Hesen, Serı, Nergan, Deve Çukuru, Kepır, Sor ve Katır gölleri gibi yaylaların yolunu tutan vatandaşlar, sürülerini yaylalardan köye getirebilmek için saatler süren zorlu bir yolculuk yapıyor. Tunceli ve Erzincan illeri arasında kalan 3370 metre rakımlı Munzur ve Mercan Dağları’ndaki geniş platolarda çadır kurarak aylarca burada kalan vatandaşlar, yayladaki eşyalarını at ve katırlara yükleyerek köylerine getiriyor. Zorlu yayla koşullarına rağmen hayvanlarından daha fazla verim elde edebilmek için her türlü zorlukla mücadele eden yaylacılar, geri dönüş yolunda ise atlarla tehlikeli patika yollardan geçerek köylerine ulaşıyor.
“Yolumuzda tehlikeli geçiş noktaları var”
Kaldıkları yaylalarda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldığını ifade eden sürü yetiştiricisi Efrail San, dağlarda hayvancılığın zor şartlar altında yapıldığını söyledi. Hayvancılıkla uğraşmanın her mevsim çok zor olduğunu belirten San, "Günü geliyor sabah erkenden uyanıp hayvanları meraya salmak için kahvaltı yapmadan evden çıkıyoruz. Öğlen vakti hayvanları eve getirip sağım yapar ve öğlen yemeğimizi yeriz. Bazen olur akşam yemeğimizi sırf hayvanlarla uğraşmaktan dolayı vaktimiz olmadığı için yiyemiyoruz. O kadar zor şartlardayız. Yayla koşullarında da atlar kullanıldığı için yaylacılık daha zor. İlkbaharın gelmesiyle birlikte eşyalarımızı atlara yükleyerek köylerimizden yaylalara doğru yola çıkıyoruz. Yolumuz üzerinde tehlikeli ve riskli geçiş noktaları var. Özellikle Kırkmerdiven bölgesinde atlarla birlikte yokuş yürümek daha da zor. Atlar kayalardan uçmasın diye de atları tek sırayla yukarı çıkarıp kalacağımız yaylalara gidiyoruz. Sonrasında ise çit, çeper yaparak hayvanlarımızı sağıyoruz. Bu yüzden hayvancılığın ve yaylacılığın çok zorluğu var" dedi.
Yaylalardan köye geri dönerken atlarla birlikte tehlikeli ve riskli yollardan geçtiklerini anlatan San, "Atlar için en zor iniş bölgesi Kırkmerdivenler’de bulunuyor. Bu bölgede sal dediğimiz zemini kaygan ve uçurum bir alan var. Bu uçurum alandan atları tek tek indirmek zorunda kalıyoruz. Dengesini kaybeden ya da yuları elimizden kaçan at direkt uçurumdan 500 metre aşağıya düşebiliyor. Bu yüzden iki kişi atın kuyruğunu arkadan tutuyor, bir kişi de atı önde tutarak düzlük alana çekiyor. Ondan sonra yolumuza tekrar devam ediyoruz. Açıkçası yayla şartları çok zor ve sıkıntılı. 5 veya 6 saatte ancak köye varabiliyoruz. Hayvanlar sağa sola kaçıyor. Atlar üzerindeki yükü yığıyor, kimi zaman da düşüyorlar" diye konuştu.
(İHA)