Açılış törenine, İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, hastane başhekimi Prof.Dr. Ümmühan İşoğlu, öğretim üyeleri ve üniversite mensupları doktorlar ve çok sayıda hastane çalışanı katıldı.
İl Sağlık Müdürü Memişoğlu ve beraberindekiler yeni açılan hizmet binasını gezerek incelemelerde bulundular.
Açılış törenine katılan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu yaptığı konuşmada “İstanbul Tıp Fakültesi’nin ülkemizdeki sağlık sisteminin omurgasını oluşturan hekimler yetiştirdiğine vurgu yaptı. “Esas yatırım insana yapılan yatırımdır” diyen Prof. Dr. Memişoğlu, İstanbul Tıp Fakültesi’nin marka değerini korumak için her zaman destek vermeye hazır olduklarını belirtti.”
Yaklaşık 115 milyon Türk lirası harcandı
Çelik konstrüksiyon olarak 750 metrekare zemine inşa edilen İstanbul Üniversitesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Ana Bilim Dalı ile Patoloji Ana Bilim Dalı Binası 3147 metrekare kapalı alana sahip olma özelliği taşıyor. Devletin sağladığı bütçeyle inşa edilen binanın yapımına 115 milyon Türk lirası harcandı. Bu rakamın 1 milyon Türk lirası ise bağışçılar tarafından karşılandı.
Açılış konuşmasında konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar ,” Bugün; ülkemizin en eski ve en köklü yükseköğretim kurumu İstanbul Üniversitesinin temel taşlarından olan ve tarihte Mektebi Tıbbiye-i Şahane olarak anılan, Tıp Fakültemiz için çok önemli bir gün. Bildiğiniz üzere uzun süredir sağlık yerleşkelerimizin dönüşümü için çalışmaktayız. Söz konusu dönüşümün ilk ve önemli adımı olan yeni binamızı bugün hizmete açıyoruz. Kurumun tarihi önemini ve günümüzün çağdaş gereksinimlerini gözeterek yürüttüğümüz çalışmalarımızda, teknolojik alt yapı imkânlarının yanı sıra coğrafyanın gerektirdiği depreme dayanıklılık hususuna da ayrı bir önem verdik. Bu hassasiyetlerimiz doğrultusunda ortaya çıkan eserlerin hizmete açılması bizim için tarifsiz bir mutluluk.
Açılışını yaptığımız binamız, Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Anabilim Dalı ile Patoloji Anabilim Dalı tarafından kullanılacak. 2021 yılı sonlarında Dâhiliye binamızla eş zamanlı olarak inşaatına başlanan binamız; 750m2 zemine oturmakta olup 3147m2 kapalı alana sahiptir. Çelik konstrüksiyon olarak inşa edilmiştir. Yaklaşık olarak 115 Milyon liraya (m2’si yaklaşık 40.000 TL ) mâl olmuştur. Binamızın maliyeti Devlet olanaklarımızdan karşılanmıştır. Bu vesileyle yeniden yapılanmamıza verdikleri desteklerden dolayı başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Maliye Bakanlarımıza, Sağlık Bakanımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanımıza teşekkürlerimi arz ediyorum. İç donanımda ise; toplanan 1 milyon lira kadar bağış için de hayır sahiplerine teşekkür eder, yeni hayır sahipleri içinde kapılarımızın açık olduğunu arz ederim. Bu arada binamızın yapımını üstlenen …. Firmasına, projeyi üreten, takiplerini yapan rektörlük ve dekanlık mensuplarımıza ve tüm ve emeği geçenlere de teşekkürlerimi sunarım. Hasdal yerleşkemizi ise başka bir buluşmamızda konuşmak üzere kampüsümüzdeki diğer gelişmelerden bahsetmek istiyorum.
Nasipse kısa zaman içerisinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim dalı Binamızı da bitireceğiz. Onkoloji Enstitüsü ek Binamızı hizmete açacağız. Kampüsümüzün ilişiği olan Poliklinik binamız, teknik eksiklikleri tamamlanarak kısa süre sonra hizmete hazır hale gelecektir. Bu binalar bittiğinde çevre düzenlemesi, mevcut binalarımızın cephe yenilemeleri, peyzaj düzenlemeleri ile emin olun kampüsümüzün çehresi değişecektir. Halen inşaatı hızla devam eden izolatörlü İç Hastalıkları Hastanesini de önümüzdeki yıl tamamlamayı planlıyoruz. Bu arada yıktığımız eski Nöroloji / Nöroşirurji Binasının olduğu yere “Cerrahi Bilimler Hastane Binası” yapmak üzere fizibilite ve proje çalışmalarına başladığımızı sizlere duyurmak istiyorum. Yine mevcut mono blok cerrahi binamızın önünde otopark olarak kullanılan alanda Psikiyatri Anabilim Dalı tarafından kullanılacak olan tescilli eski eser rekonstrüksiyon bina inşaatımıza da kısa sürede başlanacağının müjdesini vermek istiyorum. Barışın, çok kültürlülüğün, birlikte yaşamanın timsali olan Kadim Medeniyetimizin payitahtı / ev sahibi olan kutlu şehrimiz İstanbul’umuzun sur içi üniversitesi, sur içi tıp fakültesi ve hastanelerinin sahibi olmak bize ek sorumluluklarda yüklemektedir. Medeniyetin 3M’den (mimari – mutfak – musiki) oluştuğunu hatırladığımızda "Geçmişi koruyarak geleceği tasarlamak" prensibi ile durmaksızın çalışmamız gerektiği kuşkusuzdur. Yeni binalar yaparken kampüsümüzdeki eski eserlerimize / tarihi binalarımıza da sahip çıkmak, zaman içerisinde yok olmuş yapılarımızı tekrar gün yüzüne çıkarmakta boynumuzun borcudur.
Yerleşkemizin hemen girişinde mezarının yanı başında çok değil 60-70 sene öncesine kadar var olan ve bu mahallenin adını alan “Deniz Abdal Cami Rekonstrüksiyon inşaatını” da İnşallah 2024 yılında tamamlayarak kampüsümüzdeki büyük bir eksikliği de gidermiş olacağız. Kampüsümüzün önemli eksiklerinden olan lokantamız tam 1 ay önce açıldı. Buraya gelen herkesin, her vatandaşımızın “fakülte İSTANBUL Restoranından” istifade etmesini istiyoruz. Hatta hastanemizde yatanlara 24 saat odalarına yemek servisi vermek için hukuki sorunları da aşmaya çalışıyoruz. En iyi, en sağlıklı beslenme ürünlerini, olabilecek en uygun fiyatlarla vereceğiz. Garaj – Otopark sorununun, yeşil alan, dinlenme alanları eksikliklerinin de farkındayız. Yapıcı eleştirileri anlıyor, yıkıcı eleştirileri sahiplerine ve Yüce Yaradan’ımıza havale ediyoruz. Bir yandan da beğenmedikleri bu kampüste emeklilik süreleri dolmalarına rağmen sürelerini neden uzatmak istediklerini de sizin de bilmenizi istiyoruz. Tüm bunlar olurken, hizmet sözleşmelerindeki imzalarını unutup, işe gelmemeleri, hasta olmadan hastalık raporu almaları, gereksiz çekişmeleri anlamıyoruz. Derslerine genç yardımcı öğretim görevlilerini yollamak, polikliniğe inip uzmanlık öğrencilerine mesleği öğretmemek, araştırma geliştirme faaliyetlerine katılıp, yeni projeler üreterek arkasından gelenlere mentörlük yapmamak hiçbir akademisyenimize, meslektaşımıza, vicdan sahibine hayır da getirmez, sağlık – afiyet ve zenginlikte getirmez, ayrıca müsaade de edilmez. Yeni Türkiye Yüzyılının sloganı olarak belirlediğimiz "BİLİM", üniversitemizin / fakültemizin / enstitülerimizin / uygulama-araştırma merkezlerimizin ilerlemesindeki anahtar rolü oynamaya devam edecektir. Bununla tekrar dünyanın akan kanlarını durdurmak, ülkelerindeki soykırımlarından, sömürünün – esaretin zulmünden kaçanlara; zenginleşmelerine rağmen hala mutlu olamayan, mutluluğu, cinsiyet değiştirmede, uyuşturucu bataklığında, fuhuşta, intiharda arayan, giderek yalnızlaşan insanlığa yeni bir soluk, yeni bir dünya sunma fırsatı da yakalamış olacağız inşallah Bu kampüs şifaya ulaşmaya, referans hastane olmaya, bilimde derinleşmeye geçmişte olduğu gibi Türkiye Yüzyılında da devam edecektir. Tabii ki bilgisini, tecrübesini halkına, milletine, insanlığa, kendi öz vatanına vermek isteyenlerle bu olacak. Türkiye, eski Türkiye değildir. Yurt dışına iş bulamadıkları için işçi olarak gidenleri unutmadık. Şimdi gidenler yüksek teknoloji bilenlerdir, dijital dünyayı çekip çevirenlerdir, usta hekimlerdir, genel müdürlerdir. Bu değişimin bilime, üniversitelere yapılan yatırımla olduğunu unutmamalı, ülkemize, devletimize, yöneticilerimize güvenmeliyiz. En az cumhurbaşkanımız kadar çalışmalıyız ki bolluk – bereket devam etsin. Hastalarımız yurt dışına gitme ihtiyacı duymasın. İlaç ve tıbbi malzeme için kimsenin ağzının kokusunu çekmeyelim. Kendimiz hizmet ürettiğimiz gibi bunları da üretelim. Tüm insanlık istifade etsin. Türkiye yüzyılı dünyanın yüzyılı olsun. Bugün burada bizimle olan ve heyecanımızı paylaşan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Yüce Yaradan’ımızdan kendilerine sonsuz iyilik ve bol ikram diliyorum.” Dedi.
Haber Kaynak: www.istanbul.edu.tr
