Sağlık-Sen İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Şubesi Başkanı İsmail Çor, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla basın açıklaması:
Alın terinin, emeğin ve örgütlü mücadelenin sembolü 1 Mayıs’ı, geçen yıl olduğu gibi bu sene de ne yazık ki pandeminin gölgesi altında kutlayacağız.
Öyle ki fedakar sağlık çalışanlarının insan üstü çabalarına rağmen toplumsal hayat virüs nedeniyle bir defa daha durma noktasına gelmiş durumda.
Toplumun her kesimini olumsuz etkileyen bu tablonun ceremesini en çok çeken ise yine sağlık çalışanları.
Bir milyon yüz bin sağlık çalışanı, salgınla korakor mücadele edip daha fazla can kurtarmak amacıyla gecelerini gündüzlerine katmayı sürdürüyorlar.
Başta can kayıpları olmak üzere bu süreçte elbette ağır bedeller ödediler, ödemeye de devam ediyorlar. Bugüne değin hemşiresinden doktoruna, sağlık teknisyeninden ambulans şoförüne yüzlerce sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Tamamını rahmetle anıyoruz.
Temennimiz bu olağanüstü sürecin bir an önce son bulmasıdır. Sürecin sona ermesi, başta sağlık emekçileri olmak üzere kuşkusuz herkesi sevindirecek. Ancak sağlık çalışanlarını memnun edecek bir diğer husus da artık kronik hale gelen sorunlarının çözümü, talep ve beklentilerinin karşılanması, zorlukların son bulmasıdır.
Bürokratından bakanına herkesin bu tablonun farkında olmasına rağmen alkışın ve takdirin ötesinde çözüme dönük her hangi bir adım atmamaları, sağlık çalışanlarını derin hayal kırıklıklarına uğratmaktadır.
Bugün sağlık çalışanları, ağır iş yükünden kaynaklı tükenmişlikle, sorunlarının çözümüne dair bir ışık görememelerinden kaynaklı ümitsizlik arasına sıkışıp kalmış durumdalar.
Oysa bu yıl “sağlık çalışanları yılı” ilan edildi. Bu ilan, fedakarlığın teslimi noktasında elbette gurur duyulacak bir uygulama. Ancak bununla kalmamalı, sağlık çalışanlarının tüm sorunları bu yılın anlam ve önemi dikkate alınarak bir an önce çözülmeli.
Pandeminin bir yılını çoktan geride bırakmamıza ve sağlık çalışanları yılı ilan edilen 2021’in de ilk çeyreğini geride bırakmamıza rağmen sorunların çözümü hususunda henüz hiçbir adım atılmış değil.
Bunun böyle gitmesi özelde sağlık çalışanlarını ilgilendirse de genelde sağlık sistemini ilgilendirmektedir.
Çünkü bir sistemi ayakta tutan fedakar çalışanları, emek verenleridir. Onların memnuniyeti, mali ve özlük haklarının sorunsuz olması, moral ve motivasyonlarının yüksek olması, sisteme artı değer katar. Aksi hallerde sistemi sağlıklı sürdürebilmek mümkün değildir.
Kaldı ki sağlık gibi hayati bir alandan bahsediyoruz. Bu alanın ne kadar hayati olduğunu ve çalışanlarının ne kadar önemli olduğunu pandemi süreciyle herkes bir defa daha görmüş ve anlamış bulunuyor.
Bu nedenle buradan bir defa daha çağrıda bulunuyoruz; yol yakınken bir an önce adım atın. Adım atın ki sağlık çalışanları kronik sorunlarının cenderesinden kurtulsunlar. Adım atın ki sağlık çalışanlarının yükleri hafiflesin. Adım atın ki sağlık çalışanlarının yüzü gülsün, kutsal mesleklerine dört elle sarılsınlar.
Sağlık çalışanlarının bir an önce çözüme kavuşması gereken sorunları ve karşılık bulması gereken haklı talepleri şunlardır;
Sağlık çalışanları, hakkaniyetsiz ve adaletsiz döner sermaye sisteminin sil baştan yeniden inşa edilmesini istiyorlar. Bu sistem aynı tarihte ve aynı statüde işe başlayıp aynı işi yapan sağlık çalışanlarının bazılarına 1 lira bazılarına 2000 lira veriyor. Sağlık çalışanları bu çarpık sistemin yerine, daha adil ve hakkaniyetli bir sistemin oluşmasını istiyorlar. Miadını doldurmuş ve sürekli sorun üreten bir sistemle nasıl işlerin iyiye gitmediğini görüyoruz.
Kamuda keşmekeşe neden olan ve çalışma barışını bozan sözleşmeli istihdama son verilip kadro güvencesine kavuşmak istiyorlar. Çünkü aynı iş yerinde aynı işi yapıp da birbirlerinden çok farklı mali, özlük ve sosyal haklara sahip olmak kabul edilecek bir durum değildir.
Nöbet ücretlerinde yaşadıkları sorunların çözüme kavuşmasını istiyorlar. Bir sağlık çalışanı nöbete kaldığında normal mesai ücretinden daha düşük ücret alıyor. Sağlık hariç hiçbir kurumda böyle bir hakkaniyetsizlik yok.
Ayrıca, icap nöbet ücretlerinin bağış değil, hak olduğunu tüm sağlık çalışanları çok iyi biliyor. Hem göreve çağırıp hem de insanlara tuttukları nöbetlerin ücretlerini vermiyorsunuz. Bu hangi vicdana sığar? Açılan şahsi davalarla icap nöbet ücretleri ödenmeye başlandı. Fakat bu sorunun giderilmesi için yetkililer neyi bekliyor, anlayabilmiş değiliz.
Belki de en eski sorun ağır iş yükü. Yıllardır sağlık çalışanları istihdam yetersizliğinden dolayı iş yükü altında ezildiklerini dile getiriyor. Zaten AB ülkeleriyle kıyaslandığında kişi başına düşen sağlık çalışanı oranı her şeyi gözler önüne seriyor. Ağır iş yükünü engellemek için tek yapılması gereken istihdam, istihdam, istihdam…
Hatalı uygulamalar (Malpraktis) nedeniyle sağlık çalışanlarının ocağına resmen incir ağacı dikiliyor.
Sağlık, risk payı çok yüksek bir meslek olduğu için idare, hatalı uygulamalar karşısında sorumluluğu çalışana yükleyerek görevini yapmış olmaz. İdareye düşen, her türlü sorun karşısında çalışanını mağdur etmemek, sahip çıkmaktır. Maaşı belli olan bir sağlık çalışanından yüz binlerce lira tazminat istemek nasıl bir vicdansızlıktır.
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavları düzenli ve belli aralıklarla yapılmadığı için mali, özlük ve sosyal haklar noktasında hak kayıpları yaşanıyor. Yapılacak yönetmelik değişikliğiyle bu sorunun önüne geçmek mümkündür.
Sağlık çalışanları tam kapanmayla birlikte daha da gün yüzüne çıkan kreş sorununa çözüm bekliyor. Her kısıtlama dönemlerinde sağlık çalışanlarının akıllarına biricik evlatları geliyor. Sağlık çalışanlarının izinleri, emeklilik ve istifa işlemlerine kısıtlamalar getirilirken kreş ve okul öncesi eğitim kurumlarının kapanmasıyla evlatları ortada kalıyor. Yine aynı sorunla karşı karşıyayız. Sağlık çalışanları kara kara çocuklarını nereye bırakacaklarını düşünüyor. Her seferinde sağlık çalışanlarını mağdur eden uygulamalardan vazgeçilmeli. Hastanelerde 24 saat esaslı kreş ve bakımevi uygulamasının getirilmesi zaruridir.
Ayrıca sağlık çalışanları artık şiddetle anılmak istemiyor. Şiddete karşı toplumdan bir zihniyet değişimi bekliyorlar.
Sonuç olarak, başta Bakanlık olmak üzere herkesi bu sorunların çözümü için siyasi kararlılık ortaya koymaya davet ediyoruz.
Emek veren, alın teri döken ve bu uğurda mücadele eden herkesin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun.