Arabası olanlar, en azından arabanın suyunun, yağının ve yakıtının değiştirmesini bilirler, hatta bilmek zorundadırlar. Bunlardan başka, fren sistemini, akü ve yürüyen aksamlarının da görevlerini bilir, gerektiğinde müdehale de edebilirler. Yani kısmende olsa arabalarının belli bir böl ümünü tanırlar.

İnsan arabasını tanıdığı kadar kendi vucutunu tanıyormu? Ne yazık ki, insan kendisi tarafı ndan kullandığı bu mükemmel yapı hakkında, herhengi bir fikir sahibi olduğu kanaatinde değilim. Geçen " Doğumdan ölüme kadar" başlıklı yazımda damarlarımda oluşan tıkanmalar nedeni ile anjiyo olacağımdan bahsetmiştim. Eskişehir de özel Gürlife hastanesinde kalp damar profesürü tarafından muayyenem yapıldı ve Girişimsel Radyoloji uzmanına havale edildim. Can Azarbeycanlı değerli kardeşim uzman doktor İbadet HASANOV ve ekibi tarafından Anjiyo oldum. Anjiyonun birinci amacı tanı koymaktı. Hem tanı koydu hemde bazı kılcal damarlarıma müdehale edildi. İki buçuk saat süren anjiyo mu bende izledim. Tıkalı olan iki kılcal damarıma stent takıldı. Diğer ince damarlar ve kılcal damarlarıma bir ay sonra yeniden müdehale edilecek. İnşallah şifa bulacağım.

Değerli okurlarım, bazı bilgilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsan vucudundaki damarlar ın toplam uzunluğu yaklaşık 100 000 KM dir. YÜZBİN KİLOMETRE. Başka bir ifade ile damarlarımız Dünya'nın etrafını 2,5 kere dolaşabilecek kadar uzunluktadır. Bu ne müthiş bir şey, inanılır gibi değil. Bu bilgiyi kaçımız bilmekteyiz? Vucudumuzda bulunan her organımız, birer fabrika gibi çalışarak, hem imalat ve hemde arıtım yapmaktadırlar. Kalp; vucudumuza bir dakikada yaklaşık 5,5 litre kan pompalar. Pompalanan bu kanlar hücrelerde kirlenir. Kirli kanlar, toplar damarlar vasıtası ile toplanarak temizlenmek için tekrar kalbe aktarılır. Devridayım işlemini bu muhteşem fabrika otomatik olarak sürekli hale getirir. Kanda bulunan Akyuvarlar vucutun güvenlik kuvvetleridirler. Organizmayı bakterilere, virüslere, parazitlere ve tümörlere karşı savunarak korumaya çalışırlar. Akyuvarlar çok aktif harekat edebilen ve vucuda giren yabancı maddeleri sindirerek imha eden, çekirdekli beyez hücrelerdir.

Alyuvarların görevleri; Akciğerden aldıkları hayati öneme haiz olan oksijeni kan damarları aracılığı ile vucudun doku ve organlarına taşımaktır. Alyuvarlar; sadece kan damarları içinde dola şabilen, oksijen ve karbondiyoksit taşıyan, kırmızı renkli, çekirdeksiz hücrelerdir. Diyer organlarımız da en az bu organlarımız kadar hayati öneme haizdirler. İnsan vucudu, Yüce yaradanın bir mucizesidir. Dünyanın tüm tıp adamları bu mucizenin sırrını çözememişlerdir. Belli ölçülerde müdehale edebilme şansına ulaşabilmişlerdir.

İnsan vucudu, bilim ışığında kısmen tanınmıştır. tamamen tanınma imkanı, ne yazık ki olası görülmemektedir. Dünya bilim adamlarının bile tamamen tanıyamadığı insan vucudunu, biz kendi kendimize tanı yabilirmiyiz? Elbette tanıyamayız. Ancak, arabamızı tanıdığımız kadar bu muhtşem mucizeyi tanı maya çalışırsak, mutlaka doğru bir şey yapmış oluruz.

Sonuçta ölüm kaçınılmazdır. Ölüceye kadar sağlıklı yaşayabilmeyi amaç edinerek, vucudumuzu kısmende olsa tanımaya gayret etmeliyiz. Her kese sağlıklı ve mutlu yaşamlar dilerim. Saygılarımla

İDRİS ORTAKAYA

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.