Memlekette her gün bir şiddet vakası meydana geliyor
İnsana şiddet, canlıya şiddet
Sonra hep diyoruz ki biz nereye gidiyoruz
Şiddet görmeyen meslek grubu kaldı mı?
Geriye dönüp bakın
Trafikte insanların öfke kontrolü yok
Sıra beklerken öfke kontrolü yok
Tartışırken öfke kontrolü yok
Milyonların gözü önünde mecliste bile siyasiler arasında öfke kontrolü yok!
Dinlemeden, anlamadan, sorgulamadan hemen bir didişme ve sonu kavga
Trafik ışıklarında daha yeşil yanmadan sarı yandığında bile arkandan öfkeli bir korna zart
Biraz gecik hemen peşinden zurt
Tahammülsüzlük had safhada
İnsan iletişimlerinde üslup olmadığı gibi nezaket kuralları hiç yok!
Adeta pimi çekilmiş bomba gibi olduk
Kimsenin kimseye saygısı kalmadığı gibi tahammülü asla yok!
Bırakın dışarıyı aynı evin içinde bile tahammül yokken toplum içinde nasıl olsun?
Sabah evden çıktığımızda başımıza ne geleceğinden habersiz kelle koltukta yaşıyoruz
En çok da insanlarla bire bir iletişimi olan kişilerin zorlandığı bir toplum olduk
İnanın dert dinleyenin de işi zor, derdini anlatanın da işi zor
Hizmet sektöründe çalışanların işi herkesten zor
Kısacası insan ilişkilerinin iyi olmadığı bir toplumda ne iş yaparsan yap işin zor
Ancak ağzımıza dolanan bir söz “Biz ne ara bu hale geldik!”
Durum aslında hiç iç açıcı değil işin acı tarafı gelen nesilde akran zorbalığı söz konusu
Meslek grubu gözetmeksizin insana veya canlıya yapılan her türlü şiddet olayında cezaların arttırılması ve şiddet olayını gerçekleştirenin yanına kar kalmaması gerekir ki kimse şiddet olaylarına teşebbüs edemesin.
Maalesef toplumsal şiddet uzun yıllardır Türkiye'de kronik bir sorun haline gelmişken son zamanlarda daha fazla sıklaştı.
Eskiden mesleklere saygı vardı artık günümüzde mesleklere saygı kalmadı ki o mesleği icra edenlere saygı olsun!
Saygı olmayan yerde sevgi olmaz, sevgi olmayan yerde şiddet eksik olmaz!
İçimizin daha kararmaması için önce herkes kendi hanesine dikkat edip izlemeli. Bir toplumun aynası önce ailedir.
“Ağaç yaşken eğilir.” Yaşken eğilmeyen ağacın düzelmesi pek mümkün olmamaktadır.
Ekonomi, cezaların arttırılmasını ne kadar dile getiriyor olsak da hayattan beklentisi olmayan, içinde insan sevgisi, merhameti olmayanlar patlamaya hazır bir bomba gibi toplumda olup aynı havayı soluduğumuz sürece maalesef şiddet olaylarına şahit olup üzülmeye devam edeceğiz.
Her şeyin başı önce eğitim diyoruz sözde eğitim alan öğrenci kılıklı soytarılar öğretmenlerini gözünü kırpmadan öldürüyor. Özellikle eğitim yuvası okullarda meydana gelen şiddet olaylarını yazmaya kalksak sayfalar yetmeyecektir. Rabia Sevilay Durukan, Mehmet Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, en son İbrahim Oktugan içimizi yakan geleceğe ışık tutan eğitimcilerimizdir. Mekânları cennet olsun.
Toplum içinde şiddet denildiğinde akla ilk gelen genellikle fiziksel şiddet olsa da fiziksel olmayan şiddet kişinin beden ve ruh bütünlüğünü olumsuz etkileyen şiddet olayları da meydana gelmektedir peki tekrar soruyorum sizlere fiziki veya sözlü şiddet görmeyen hangi meslek gurubu kaldı?
Allah hepimizi öfke kontrolü olan, merhamet sahibi, helal süt emmiş, hayattan beklentisi olan, bencil olmayan insanlarla karşılaştırsın.
Kalın Sağlıcakla,