’Şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiği’ iddialarına cevap
’Şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiği’ iddialarına cevap
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ’şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiği’ yönündeki iddialarıyla ilgili, "Bunları ifade etmekten ben hicap duyuyorum çünkü biz hiçbir maddi karşılığın bir insanın canını feda etmesinden, bunu göze alarak...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Gazi ve Şehit Yakınları atama töreninde açıklamalarda bulundu. Erdoğan, konuşmasında, "Şehitlerimizin ve gazilerimizin yaptığı fedakarlık yanında biliyorum ki devlet olarak bizim kendilerine sunduğumuz imkanların sözü dahi edilemez. Bu sadece devlete, milletimin verdiği emanetin hak sahiplerine verilmesidir. Çünkü şehitlerimizin bütün yakınları devlete emanettir. Gazilerimiz ve yakınları devlete emanettir. Onları korumak, gözetmek, kollamak bizim görevimizdir. Bununla birlikte medyada ve muhalefet partileri içinde hala, zaman zaman rastladığımız şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiğine dair ithamlara cevap vermek üzere şu hususları kamuoyuna ifade etmek istiyorum. Devlet elbette geçmişten beri şehit yakınları ve gaziler için çalışmalar yapıyor. Biz, başbakanlığım döneminde 2011 yılında farklı Bakanlıklar ve kurumlar tarafından yürütüldüğü için dağınıklık gösteren bu çalışmaları geldik Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız bünyesinde topladık. Artık, şehit yakınları ve gazilerimizle ilgili tüm işlemler bu Bakanlığımızdaki ilgili daire başkanlığı tarafından takip ediliyor ve neticelendiriliyor. Şehit yakınları ve gazilerimize sunulan imkanları teker teker saymaya kalksak epeyce uzun bir liste karşımıza çıkar" ifadelerini kullandı.
“ŞEHİTLERİMİZİN MİRASÇILARINA ÇEŞİTLİ BAŞLIKLAR ALTINDA CİDDİ MİKTARDA NAKDİ TAZMİNAT ÖDENİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Şehitlerimizin mirasçılarına çeşitli başlıklar altında ciddi miktarda nakdi tazminat ödeniyor. SGK tarafından kendilerine hakettikleri emekli aylığı veya emsal aylık bağlanıyor, 30 yıl üzerinden ikramiye ödeniyor. Okul çağındaki çocuklara öğrenim yardımı yapılıyor. Özel okullarda kontenjan ayrılıyor. Kredi Yurtlar Kurumu’ndan burs veriliyor. Yurtlardan öncelikli olarak faydalanmaları sağlanıyor. Sağlık hizmetlerinden katılım payı onlardan alınmıyor. Toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanabiliyorlar. İhtiyaç duyan ailelere faizsiz konut kredisi verilerek, uygun şartlarda ev sahibi olmaları temin ediliyor. Kamuda şehit yakınlarına ikişer, gazilerimize, vazife malullerimize ve terör mağduru sivillerimize birer istihdam hakkı veriliyor. Çeşitli vergilerden muaf tutuluyorlar. Verilen hizmetlerin para tutarları da elimizde mevcut ama inanın bunları burada ifade etmekten ben hicap duyuyorum çünkü biz hiçbir maddi karşılığın bir insanın canını feda etmesinden, bunu göze alarak kendini öne atmasından daha kıymetli olmadığını çok iyi biliyoruz."
“HİÇBİR MAĞDUR VATANDAŞIMIZIN ORTADA BIRAKILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Eskiden şehitlik ve gazilik şartlarının çok dar tutulduğunu, imkanların da nispeten sınırlı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Biz, her ne surette olursa olsun güvenlik hizmetlerinde çalışırken hayatını kaybeden veya malul olanlar dahil kapsamı olabildiği kadar genişlettik, böylece her ne şekilde olursa olsun devletinin ve milletinin hizmetinde görev yaparken hayatını riske atan, bu uğurda canını veren veya yaralanan herkesin şehit yakınlığı veya gazilik statüsü kazanabilmesini sağladık. Esasen şehit ve gazi statüsüne girmese de ülkemizdeki sosyal yardım sistemi, mağdur durumdaki tüm vatandaşlarımızı kucaklayacak hale gelmiştir. Amacımız, bu ülkede hiç kimsenin aç kalmamasını, açıkta kalmamasını, sağlık hizmetlerinden mahrum kalmamasını temin etmek, herkesin insanca bir hayat sürmesini sağlamaktır. Hedefimiz, bu. İnşallah bu gerçekleşecek, oraya doğru gidiyoruz. Kıyıda köşede ulaşılamamış veya ihmal edilmiş insanlar, elbette bulunabilir ama ilke olarak devlete başvuran veya devletin kendisine ulaştığı hiçbir mağdur vatandaşımızın ortada bırakılması söz konusu değildir. Eğer, 79 milyon vatandaşımın içinden bir tane dahi yardıma muhtaç olduğu halde devlet kapısından geri çevrilen mazlum varsa bunun vebali en başta ben olmak üzere hepimize aittir" açıklamasında bulundu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yanında, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de benzer gayretlerinin olduğunun bilindiğine dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye’yi hiç kimsenin kendini garip, kimsesiz hissetmediği bir ülke haline getirmeden bize durmak yok, nefeslenmek yok. Bu hedefe ulaşmadan, başımızı yastığa koyduğumuz her gece bizim için zifiri karanlıktır. Hele hele şehit yakınlarımız ve gazilerimiz ile ilgili en küçük bir eksiklik, aksaklık bizim için kabus anlamına gelir. İnşallah bu konuda zaten oldukça iyi bir düzeye getirdiğimiz hizmetlerimizi her geçen yıl daha da kurumsallaştırarak, daha da iyileştirerek sürdürmekte kararlıyız" şeklinde konuştu.
"DEVLETİN SAHİBİ MİLLETTİR"
"Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi yaşadığı hadiseye pek çok farklı açıdan bakmak, farklı değerlendirmeler yapmak mümkündür" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bana göre, 15 Temmuz’un en önemli mesajlarından biri de şu, biz 200 yıldır devletin sahibi kimdir ve Türkiye nasıl kurtulur sorularını hep soran bu sorulara cevap arayan bir ülkeydik. 15 Temmuz’da bu soruya kati bir cevap bulduk. Bu çok önemli. Devletin sahibi millettir. Türkiye’yi kurtaracak yegane güç de milletin bizatihi kendisidir. FETÖ ihanet çetesi, millete ait olan devleti gasp ederek, millete karşı kullanmaya çalıştığı için başarısız olmuştur. 17-25 Aralık darbe girişimi, FETÖ’nun devleti gasp etme teşebbüsüydü. Kiminle? Yargıyla, emniyetle, polisle. 15 Temmuz darbe girişimi de aynı şekilde FETÖ’nün devleti gasp etme teşebbüsünün son halkasıdır. Kiminle? Silahlı kuvvetlerimizin içine sızmış bir grup üniforma içerisinde FETÖ’cü ne yazık ki haydutlardı. Bu iki girişim arasındaki fark, birinin hukuk, adalet ambalajıyla pazarlanmaya çalışması, diğerinin ise doğrudan silahla bombayla yapıldığı için böyle bir kılıfa sokulamamış olmasıdır. Eğer, 15 Temmuz’u başarsaydılar emin olun bu darbeyi de allayıp pullayıp pazarlamaya çalışacaklardı. Şimdi ne diyorlar? Mağdurlar var, bu mağdurlar yazık, benim oğlum böyle bir şey yapmadı, benim oğlum samimi dürüst öyle bir askerdi, benim oğlum samimi dürüst polis, öğretmendi. Kusura bakmayın, gerçek mağdur indi ilahide şehidimin makamı ayrı. Ama o şehidimin yakınlarını ben mağdur olarak gözetmeyeceğim, gazilerimin kendisini yakınlarını mağdur olarak gözetmeyeceğim de bu zemini hazırlayanlara mı mağdur olarak bakacağım?" diye konuştu.
"BUNLAR BİZİM HAREMİMİZE GİRDİLER"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunlar bizim haremimize girdiler, haremimize. Bunlar, ümmeti, milleti parçaladılar. Anneyi evladından, karıyı kocasından. Ismarlama evlendirme törenleri yaptılar bunlar. O kadar ileri gittiler ki Pensilvanya’dakinin şahdamarından kendilerine daha olduğunu söylediler. Kula şahdamarından daha yakın olan Allah’tır, Allah. Allah’tan daha başka bize şahdamarından yakın olan yoktur. Hiçbir güç, bize Rabbimizden şahdamarı olarak daha yakın olamaz. Bunlar sapık ya, bunlar sapık. Onun için gelişmeler bize gösterdiler ki bu pazarlamanın alıcıları da zaten hazırmış. İhanetin ve kötülüğün örgütlenmiş olan FETÖ, yıllarca milletimizi öyle bir cendereye sıkıştırmış ki bu yapının gerçek yüzünü aramak hakikaten bir hayli güç hale gelmiştir. Bir yanda eğitim gibi, hayır gibi dayanışma gibi hiç kimsenin itiraz edemeyeceği çalışmalar öne çıkartılırken diğer yanda da örgütün tepesinden aşağı doğru süzülen bir şüphe yığını pek çoklarını rahatsız ediyordu. Bu zorluğu, bu rahatsızlığı en çok yaşayanların başında şahsım geliyor."
"UNUTMAYIN HAİNLERİN DE ZEKİSİ VAR"
"2010 yılından itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığımda özellikle 17-25 Aralık, emniyet yargı darbe girişimiyle birlikte net bir duruş sergilediğimde yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım" diyen Erdoğan, "Meydanlarda hep şunu söylüyordum, ’Bunların bankasına para yatırmayın, bunların dershanesinden çocuklarınızı çekin alın, bunların okullarından çocuklarınızı çekin alın, bak size hafta sonlarında Cumartesi-Pazar ücretsiz takviye dersleri başlatıyoruz devletin okullarında çocuklarınızı oraya verin’ demiştim. Devletin bankaları var, katılım bankalarımız var, gelin oraya verin. Yok. Bazıları, evini sattı, arabasını sattı gitti onların bankasına yatırdı. Şimdi bunlar oraya bunu yatırdığı için, toplanınca içeri alınınca bunlar, ’Biz mağduruz’. Ne mağduru ya. Sen evini arabanı satarak, oraya yatıracak kadar paranı borçlanarak maaşını oraya yatıracak kadar zekisin. Unutmayın hainlerin de zekisi var" ifadelerini kullandı.
(İHA)