Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Rektörlük Konferans Salonu’nda “Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset” konulu konferans düzenlendi. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un konuşmacı olarak yer aldığı konferansı Tekirdağ Valisi Mehmet Ceylan, AK Parti Tekirdağ İl Başkanı Cüneyt Yüksel, AK Parti Tekirdağ Milletvekilleri Ayşe Doğan ve Metin Akgün ile NKÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek izledi.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, Türkiye’nin geleceğe doğru yol katedebilmesi için anayasasının ve parlamenter sistemin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, “15 gün içerisinde anayasa değişikliğiyle ilgili bir teklifi Meclise vereceğiz. Bahar aylarında bir referandumla anayasa değişikliğini halkımızın onayına sunacağız. Türkiye şu anda 1982 yılında yapılan bir anayasa ile idare ediliyor. Bugüne kadar mayıs ayında yapılan değişiklikle birlikte 18 değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikler arasında çok önemli olanlar var. Mesela AK Parti’nin 2004 yılında anayasanın 90. maddesiyle ilgili yapılan değişiklik çok önemli bir değişikliktir. Bu kadar değişikliğe rağmen Türkiye hala yeni anayasayı tartışıyor. Bunun sebebi şudur; biz anayasada bu değişiklerle sözde bir değişiklik yapıyoruz. Bu değişimlerin sözde değişimler olmasıdır. Şu anki anayasanın paradigmasıyla ilgili bir sorun var” diye konuştu.
Başkanlık sistemi ile Türkiye’nin bölüneceğini savunanların olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şentop, “Başkanlık sistemi denince akla Amerika geliyor. Orada eyalet sistemi var. Aynı zamanda federasyondur Amerika. Şimdi şöyle bir algı oluşuyor; Türkiye başkanlık sistemine geçerse Türkiye’de de mi eyalet sistemi olacak. Bu yanlış bir tutum. Başkanlık sistemi dediğiniz şey bir hükümet sistemi tartışmasıdır. Yürütme erki içinde geçen bir tartışmadır. Federasyon dediğimiz şey ise devletin yapısıyla ilgili bir husus. Bu iki unsur birbiri ile teorik olarak ilgisi olmayan şeylerdir. Almanya’ya bakın federasyon var ama bir de parlamenter sistem var. Demek ki federasyon sadece başkanlık ile olmuyor. Parlamenter sistemle de olabiliyor. Federasyonların tarihi siyasi bir planı vardır. Almanya 20. yüzyıl sonlarına kadar birliğini sağlayamamıştır. Amerika da öyledir. Federasyonlar ile üniter yapı arasındaki kriter şudur. Devletin temel erkleri vardır, yasama, yürütme ve yargı. Eğer bu erkler merkezi ve tek ise üniter devlet, birden fazla ise federasyondur. Mesela Amerika’da her eyaletin ayrı yasaları vardır. İki tane yasaları vardır. Biri merkezi, diğer ise her eyalete ait olan yasalardır. Yürütme organı ise bir başkanları vardır, bir de her eyaletin kendi başkanı vardır. Yargıda da aynı şey söz konusu. Her eyaletin kendi hukuki bürokrasisi var. Bizde ise bu durum daha farklı, bizde yasama, yürütme ve yargı tek ve merkezidir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Mustafa Şentop, 15 Temmuz’da Türkiye’de bütün ekonomik ve sosyal sınıftan insanların demokrasiye ve seçimle gelen siyasi iktidara sahip çıktığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“15 Temmuz’da sıradan halk, tabiri caizse bütün ekonomik anlamda sınıfların yer aldığı halk, 15 Temmuz’da bir darbeye karşı, bir işgale karşı direnişi gördük. Şehit olan kardeşlerimiz, 248 kardeşimizin arasında profesör de vardı, iş adamları da vardı, ama işsizler de vardı, üniversite öğrencileri de vardı, kadın da vardı, erkek de vardı. Bir millet topyekun, bütün ekonomik, sosyal sınıflarından insanlarla beraber neye sahip çıktı, işte anayasal sisteme sahip çıktı. Devlete, demokrasiye, kendi iradesine sahip çıktı. Dünya tarihinde bu bir ilktir. Artık bu milletle ilgili ‘demokrasiden ne anlar, oyunu şöyle veriyor’ diye yazanlar için artık o ifadelerin sadece onu yazanlar tarafından kabul edildiğini söyleyebiliriz. Bundan sonra artık Türkiye’de gerçekten millet iradesine dayanan ve sadece millet iradesine dayanan bir siyasi iktidarın oluşması ve bunu garanti edecek bir sistemin Türkiye’de kurulması gerekiyor. Peki, bunun zamanı mı? İşte ekonomik buhranlar, Orta Doğu’yu görüyoruz. Avrupa falan bu tartışmaların ortasında bu mu mesele? Gerçekten de bunun tam zamanı. Biz yaşadığımız zamanı tam olarak anlayamıyoruz, normaldir. Gün gün yaşadığın için farkına varamıyorsun yaşadığın hadisenin, işte bizde öyle bir dönemden geçiyoruz. Sadece Türkiye değil, bölgemiz ve dünya çok önemli bir dönüm noktasından geçiyor. 20. yüzyılın başında olduğu gibi bir dönemden geçiyoruz.”
"TRAMP SİSTEMİN EN AYKIRI ADAMI"
Dünyada dengelerin değiştiğini de belirten Şentop, “Obama sistemin en aykırı adamıydı, o zaman ona oy verdiler. Şimdi ise Tramp sistemin en aykırı adamı. Clinton ise statükonun en has temsilcisi ama ona vermediler, Tramp’a verdiler. Bu bir ‘isyandır’ yani artık sosyal ekonomik yapılar değişiyor ya. Siyasi yapılar, düzenler değişecek. Bana soracak olursanız 25 yıl, yani bir çeyrek asır içerisinde Avrupa’da belki haritalarda değişecek. İşte böyle bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönemde Türkiye’nin de kendini koruyabilmesi için mevcudiyetini sürdürmesi ve bu değişim içerisinde bir aktör olarak yer alabilmesi için kendisini değiştirmesi lazım” diye konuştu.