Kurtulmuş’tan yeni anayasa açıklaması
Kurtulmuş’tan yeni anayasa açıklaması
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili, "MHP ve CHP’nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir. Tek başımıza...
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Önceki Bakanlar Kurulunda istihbaratın ortak havuzda toplanması, paylaşılması belli bir noktaya gelindiğinde Bakanlar Kuruluna gelir demiştiniz. Gelinen aşama nedir? Bugünkü Bakanlar Kurulunda gündeme geldi mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bugünkü Bakanlar Kurulunda gündeme gelmedi. Yani Türkiye’de bu anlamda bir ihtiyacın olduğu da açıktır. İstihbaratın yeniden yapılandırılması çerçevesinde çalışmalar da mevcuttur, farklı çalışmalar da mevcut. Bunlar zamanı geldiğinde Bakanlar Kurulunun gündemine gelir, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelir. Bu anlamda istihbaratın yeniden yapılandırılanmasıyla ilgili bir ihtiyaç ortadadır" cevabını verdi.
"AMAÇ PARLAMENTOYU BY-PASS ETMEK DEĞİL"
Kurtulmuş, OHAL kapsamında 29 Ekim’de çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelere ilişkin muhalefetin eleştirisi ve Meclisin yok sayıldığına yönelik eleştirilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"AK Parti hükümeti olarak Mecliste bir çoğunluk problemimiz var mı? Hangi yasayı getirsek, Meclisten geçirme imkanımız vardır. Tartışılır, biraz vakit alır, Türkiye gündemini biraz meşgul eder ama bir günde değil 3-5 günde, bir haftada çıkar. Muhalefetin engellemesiyle karşılaşırsa biraz daha vakit alır. AK Parti, parlamentoda çoğunluğu itibariyle istediği bir yasayı çıkarma gücüne sahip olmayan bir iktidar partisi değildir. İstediğimiz her yasayı Meclise getirip, Meclisin iradesine sunarız, çoğunluk AK Parti’dedir, AK Partili milletvekillerinin de çoğunluğu bunu uygun görürse o yasa çıkar. Kanun Hükmünde Kararnamelerdeki bizim temel amacımız etkin, süratli ve gerçekten sonuç alıcı işler yapmaktır. Kanun Hükmünde Kararnamelerle gündeme getirilen birçok konu aslında normal şartlarda bir düzen içerisinde yapılamayacak işlerdir. İşte örneğin, kamudan bu kadar çok FETÖ’cü insanın ayıklanması, temizlenmesi. Bunu normal şartlarda zor yaparsınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanmasına ilişkin kararların alınması, yaparsınız da yine uzun süreler alır. Buradaki amaç parlamentoyu by-pass etmek değil, etkin, hızlı, sonuç alıcı adımları atabilmektir ve bu istikamette de kararlarımız alıp yürüyoruz. Nihayetinde Türkiye çok olağanüstü bir süreçten geçiyor, bu olağanüstü süreçte bizim vakit kaybetmeden sonuç alıcı, tesirli adımlar atmak mecburiyetimiz var."
"MHP VE CHP’NİN NASIL TAVIR TAKINACAĞI ÖNEMLİ"
Kurtulmuş, bir gazetecinin yeni anayasaya ilişkin çalışmalarla ilgili sorusu üzerine ise, "Türkiye’de anayasa tartışmaları yeni yapılmıyor. AK Parti geçtiğimiz hükümetler zamanında da yeni anayasayla ilgili çalışmalar yapmış, daha önceki yıllarda da yeni anayasayla ilgili çalışmalar yapmış olan bir siyasi partidir. Burada iki tür yol takip edilebilir; birincisi çok kapsamlı bir anayasa değişiklik teklifi, bu tam manasıyla bir yeni anayasadır, böyle bir hazırlığımız mevcuttur, tamamlanmıştır. Ayrıca şu anda ihtiyaç olan temel meselelerle ilgili daha dar kapsamlı bir anayasa hazırlık paketi, bu da hazırlanmıştır. AK Parti’nin önünde iki tane dosyanın, hazırlığın olduğunu ifade etmek isterim. Anayasa deyince tek başımıza bizim gücümüz yetmiyor. Anayasa değişikliğini yapabilmek için diğer partilerin tavırlarının, tarzlarının ne olacağını görmemiz lazım. Sayın Devlet Bahçeli’nin işin önünü açan, bu tartışmaları bir an evvel hızlandırıp sonuçlandırmak niyetini ortaya koyan beyanları açıktır. Dolayısıyla burada MHP ve CHP’nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir" diye konuştu.
"TEK BAŞIMIZA TOPA GİREMEYİZ"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek başımıza halledemeyeceğimiz bir işi, tek başımıza halledecekmiş gibi topa girmeyiz. Eğer burada bir ittifak, bir konsensüs gerekliyse o konsensüsü ararız, hangi kısıtlar içerisinde bu konsensüse ulaştığımızı biliriz. Bu konsensüse ulaştıktan sonra da takvimi işletmeye başlarız. Bu bir müzakere süreci gerektirecektir doğru, bu müzakere süreçleri içerisinde diğer partilerin ne tür tavır takınacaklarını görmemiz lazım. Bu tavırlar sonucu 330’u aşacak bir irade ortaya çıktığını gördüğümüz anda ve hangi kapsamlı anayasa teklifiyle bunun olması mümkünse bunu gündeme getiririz. 330’a ulaşmak için başka partilerin bu anlamdaki görüşlerini de sonuna kadar dinleriz. Kimin söyleyeceği ne varsa yeni anayasa konusunda ya da anayasa değişikliği konusunda onları dinleriz, 367’yi bulsak bile millete gideriz. 330’la 367 arasında olursa zaten mecburen gideriz 330’un altında Parlamentoda çıkarsa o da başımızın üstüne ama herhalde siyasi bir parti olarak, iktidar partisi olarak 330’un altında çıkması muhtemel bir noktaya eğer bu iş gelirse o adım da herhalde atılmaz. 330’u aştığımızı gördüğümüz anda düğmeye basar adımlarımızı atarız."
"TÜRKİYE GEREKTİĞİ ZAMAN HAVA DESTEĞİNİ DE ÖSO’YA VERMEYİ SÜRDÜRECEKTİR"
"Bakanlar Kurulu toplantısında Genelkurmay Başkanının da bir sunumu söz konusu oldu. Fırat Kalkanı Harekatı’ndan bahsetmiştiniz, 69. gündeyiz. Planlar doğrultusunda devam ediyor dediniz ama son 8 günden bu yana TSK’ya bağlı uçakların havadan destek vermediğini görüyoruz Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamalarda. Suriye rejimi ile ya da Rusya ile bu konuda görüşmeler mi devam ediyor? Bir sıkıntı mı var? Yerdeki hava savunma sistemlerinden kaynaklanan bir tehdit mi söz konusu?" soruları üzerine ise Kurtulmuş, "Biz bir taraftan operasyon yapıyoruz, bir taraftan diplomasi yapıyoruz. İkisini birden yürütüyoruz. Orada bizim amacımız, DEAŞ’ın ve Türkiye’ye tehdit oluşturan unsurların o bölgeden temizlenmesidir, tespit edilen bölgeden temizlenmesidir. Türkiye orada başka silahlı güçlerle bir mücadele içerisine girme niyetinde değildir, böyle bir hedefi de yoktur. Hedeflediğimiz şey çerçevesinde adımlarımızı atıyoruz, planlandığı şekilde atıyoruz, arada ortada olan bazı meseleler ortaya çıkarsa bunu da konuşarak, görüşerek diplomatik olarak aşmaya çalışıyoruz. Bu bütün alanlarda böyle hem Fırat Kalkanı’nda öyledir hem de Musul operasyonu ile ilgili de öyledir. Dolayısıyla Türkiye’nin sahadaki Özgür Suriye Ordusu’na vermiş olduğu lojistik destek herhangi başka bir güçle savaşması için değil, DEAŞ ve PYD unsurları, Türkiye’ye tehdit teşkil eden unsurlara karşı verilen savaşta sağlanacak lojistik destektir. Bu çerçevede operasyonumuz planlandığı gibi devam ediyor, bundan sonra da devam edecek. Türkiye gerektiği zaman hava desteğini de Özgür Suriye Ordusu’na vermeyi sürdürecektir"
(İHA)