Kılıçdaroğlu’nu duygulandıran belgesel
Kılıçdaroğlu’nu duygulandıran belgesel
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Tren Garı’nda düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler için, “Acı olmasın diye yola çıkanlar geride kocaman bir acı bıraktı” dedi. Kılıçdaroğlu, belgesel gösterimi sırasında...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen terör saldırısının yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşları anmak için gerçekleştirilen programa katıldı. CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen anma programında gar saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlar için hazırlanan “Baba Ben de Gideyim mi” adlı belgesel yayımlandı. Belgesel gösterimi sırasında duygu dolu anlar yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Geçen yıl ayın 10’unda İstanbul’daydım. İstanbul’da Kadıköy Belediyemizin açılışları vardı. Kızımın evinden çıktığım zaman apartmana heyecanlı birinin girdiğini gördüm. Kadıköy’den geldiğini söyledi ve Ankara’da bir patlamanın olduğunu ifade etti. O gün mitingimiz vardı. Kadıköy’e belediye başkanının odasına gittik. İlk gelen telefonlar Ankara’da bir patlama olduğu yönündeydi; ‘Yaralılar var.’ Biraz bekledik, bir daha telefon geldi, ‘Yaralılar var ama galiba hayatını kaybedenler de var’ dedi. 5, 10 dakika sonra bir başka telefon yaşamını kaybedenlerin sayısının 35’i bulduğunu söylendi. Bir süre sonra sayı daha da arttı ve hepimiz ne yapacağımızı şaşırdık. Bütün programlarımızı iptal edip Ankara’ya döndük. Hayatını kaybeden çocuklarımızın sayısı 101’di. 101 kişi, IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) adlı bir örgüt” şeklinde konuştu.
“SIRALI ÖLÜME ÇOK FAZLA İTİRAZ EDEN OLMAZ AMA BİR BABANIN, BİR ANNENİN EVLADININ TOPRAĞA VERMESİNİN ACISI ÇOK DAHA DERİNLERDEDİR"
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de acıların yaşanmaması için yola çıkanların arkalarında kocaman bir acı bıraktığını belirterek, “Az önce hep birlikte bir belgeseli izledik, duygulanmamak mümkün değil. Bir annenin çocuğunu hangi duygularla büyüttüğünü hepimiz biliriz. Bir baba kolay kolay ağlamaz. Bir babanın nasıl gözyaşı döktüğünü gördük. Elbette ki acılarımız var. Her insanın hayatında mutlu günler de var, acılar da var ama bizim halkımızın söylediği önemli bir söz var; ‘Allah kimseye evlat acısı vermesin.’ Hani baba diyor ya ‘Oğlum beni toprağa verebilirdi.’ Sıralı ölüme çok fazla itiraz eden olmaz ama bir babanın, bir annenin evladını toprağa vermesinin acısı çok daha derinlerdedir. O nedenle anneler söylerler; ‘Allah kimseye evlat acısı vermesin.’ Bir annenin, bir babanın acısının olmasının daha ötesinde daha derinden bir acı. Bir daha bu toplum acıları yaşamasın diye, bu ülkeye huzur, bu ülkeye barış, bu ülkeye kardeşlik gelsin diye demokratik hakkını kullanan gencecik çocuklarımızın hayatlarını kaybettiği bir acı. Acı olmasın diye yola çıkanlar geride kocaman bir acı bıraktı. Kuşkusuz bu acılar bizim umutlarımızı yitirmemize yol açmamalı. Dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum. Sevgili küçük bir Sıla vardı. Sıla’nın gözlerini gördünüz mü, bilmiyorum. Sıla’nın gözlerine umut vardı. O küçücük kız bize bu belgeselde umudu hatırlatan kız. Hep birlikte acılarımızı paylaşacağız. Acıları paylaşmak gerekir. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakıyor ama o ateş sadece bir eve değil binlerce eve düştü. Aynı duyguları burada bir perdenin önünde birlikte yaşadık. Hepimiz evlatlarımızı kaybetmiş gibi üzüldük. Dolayısıyla küçük Sıla’nın bize bıraktığı küçük bir dersi hiç unutmayacağız. O geleceğe umutla bakan bir kız. Onun umutlarını yaşatmak, yeşertmek hepimizin ortak görevi. Acıları paylaşacağız ama geleceğe umutla bakacağız” açıklamalarında bulundu.
“ONLAR BÜYÜK UMUTLARLA GELDİLER, O UMUTLARI YEŞERTMEK, O UMUTLARI SÜREKLİ KILMAK BİZİM GÖREVİMİZ"
Konuşmasında Türkiye’nin derin acıların yaşandığı bir ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkenin toprakları insan sevgisi ile yoğurulmuş topraklardır. Bu topraklarda bereket var, bu topraklarda neşe var, bu topraklarda türküler, horonlar, hoyratlar var ama bu topraklarda derin acılar da var. Acılarımızı unutmayacağız, gençlerimizi unutmayacağız ve unutturmayacağız ama geleceğe umutla bakmayı asla ve asla unutmayacağız. Niçin küçük Sıla’ya daha güzel bir Türkiye bırakmak, çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak için. Hani çocuklarımız diyorlar ya ‘Ankara’ya gideceğiz, Anıtkabir’e de gideceğiz, Gençlik Parkı’na gideceğiz.’ Onlar büyük umutlarla geldiler, o umutları yeşertmek, o umutları sürekli kılmak bizim görevimiz. Bu görevi yapacağız, üstümüze düşen bir şey varsa elbette yapacağız ama bir konu var ki hepimizin ortak amacı olmak zorunda. Huzurlu, barış içinde yaşayan bir Türkiye. İnancı ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun birlikte yaşadığımız bir Türkiye. Annelerin yüzünün güldüğü bir Türkiye, çocuklarının mutluluklarını gördüğü, paylaştığı, çocuklarıyla övündüğü bir Türkiye. Bunu yaratmak hepimizin ortak görevi. Bu ortak görevde buluşmak, bu ortak görevimizi sürdürmek ve küçük Sıla’nın umutla baktığı bir Türkiye’yi beraber yaratmak dileğiyle.”
Kılıçdaroğlu, konuşmasını tamamladıktan sonra 10 Eylül saldırısında hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine karanfil verdi ve aralarında CHP Gençlik Kolları üyelerinin de bulunduğu saldırıda hayatını kaybeden Malatyalı vatandaşların ailelerinin anlattıklarıyla hazırlanan belgeselin “Bizim Çocuklar” adlı kitabını ailelere sundu.
(İHA)