Kılıçdaroğlu: "Ben de sizlerden biriyim"
Kılıçdaroğlu: "Ben de sizlerden biriyim"
Bursa’da 15 Temmuz’dan dolayı mağdur olduğunu öne sürenlerin yakınları ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Neden mağdurların haklarına sahip çıkıyorum, çünkü ben de sizlerden biriyim" dedi. Mudanya Mütarekesi’nin...
Mudanya Mütarekesi’nin 94. yılı kutlamaları çerçevesinde Bursa’da bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğle saatlerinde 15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrasında FETÖ’den tutuklanan hakim, savcı, polis, öğretmen ve askerlerin 200 kadar yakını ile bir araya geldi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkez Orhangazi Salonu’nda gerçekleştirilen program öncesi salonda kuş uçurtulmazken, içeriye kamera ve fotoğraf makinesi sokulmasına da izin verilmedi. Programda gazetecilerin de görüntü almasına izin verilmedi.
Konuşmasında 1 milyonun üzerinde mağdurun haklarına sahip çıkmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Önce şunu ifade edeyim, neden mağdurların haklarına sahip çıkıyorum, çünkü ben de sizlerden biriyim. Mağduriyetin olduğunu biliyorum, mağdur edebiyatı hiç yapmadım. Burada sizler bunu ifade ettiğiniz için ben de ifade etme ihtiyacı hissettim. Binali Bey demişti ’Mağdur edebiyatı yapmasın’ diye, ben de ona bir cevap verdim. 16 günlük çocuğu annesinden ayırmak doğru mudur yanlış mıdır? 16 günlük çocuğu annesinden ayırıyor ve ben bunu eleştiriyorsam bu mağduriyet midir? Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi? Gözaltına alıyorsun al tamam, babası geldi şunu söylüyor; ’5 gündür karakolda, bari hapse atsınlar da çocuğu verelim, bari anne sütünden kesilmesin’. Şimdi ben bunu savunduğum zaman ya da ben bunu eleştirdiğim zaman ben mağduriyet edebiyatı mı yapıyor oluyorum. Hayır normal bir insanın göstermesi gereken tepkiyi gösteriyorum. O açıdan görüşünüz ne olursa olsun bakın çok rahat söylüyorum, inancınız ne olursa olsun, yaşam tarzınız ne olursa olsun beni hiç ilgilendirmiyor. Beni ilgilendirenler bu ülkede birisi mağdur oluyorsa ben onun mağduriyetiyle ilgilenmek zorundayım" dedi.
İnsanların sendikaya üye oldukları için mesleklerinden ihraç edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Sendikaya üye olmak suç değil ki arkadaşlar. Böyle bir suç ne Ceza Kanunu’nda var ne uluslararası hukukta var, hiçbir yerde yok zaten. Sendika üyeliğinden ötürü bir insanın ömür boyu meslekten atılması, yok böyle bir suç. İster Eğitim-Sen, ister başka bir sendika, bir sürü sendika var. Herkes bir sendikaya üye olabilir. Sendika üyeliği anayasal bir haktır. Anayasada var zaten işveren sendikası yok mu, var. İşçi sendikası var mı, var. Memur sendikası var mı, var. İnsanlar gidip bir sendikaya üye olurlar. İster olur ister olmaz. Dolayısıyla sendika üyeliğini suç saymak doğru değildir" diye konuştu.
"Bu toplantıyı yaptık, emin olun koro halinde eleştirecekler"
Programa katılan bir vatandaşın “Adalet var mı?” sorusuna da cevap veren Kılıçdaroğlu, "Adalet yok, ne adaleti, adalet yok arkadaş. Bakın Binali Bey Olağanüstü Hal Yasası parlamentoya geldiğinde beni telefonla aradı ve dedi ki ’Bize destek verin, Olağanüstü Hal Kanunu çıkarma yetkisini bize verin’. Dedim ki bu parlamentoda en azından bir partinin demokrasiyi savunması lazım. Biz Olağanüstü Hal istemiyoruz, varsa bir kanun getirebiliyorsan, darbecilerle mücadele edeceksen söz getir bizde destek verelim size. Niye Olağanüstü Hal, niye parlamentoyu devre dışı bırakıyorsunuz? 4 partinin 4’ü de dedi ki darbeye karşıyız. Bütün sivil toplum örgütleri dedi ki darbeye karşıyız. Bütün meslek kuruluşları dediler ki darbeye karşıyız. Niye Olağanüstü Hal, ama çıktı. Eleştirmedik, çıkabilir, parlamentonun yetkisidir. Ama şimdi Olağanüstü Hal’i kullanıp adaletsizlikler, kanunsuzluklar çıkarsa biz ona karşı çıkarız. Biz demokrasiyi savunuruz. Demokrasiyi savunmanın kolay olmadığını bende biliyorum. Bakın bu toplantıyı yaptık, diğer yerlerde de zaman zaman konuşuyorum. Emin olun yarından itibaren koro halinde CHP’yi eleştirecekler. Ben bunu da biliyorum ama ben inandığım yoldan dönmem. Ben mağdurun, mazlumun yanında olacağım” dedi.
"Bankaya para yatırmak ne zaman suç oldu"
Bank Asya mağdurlarıyla ilgili olarakta konuşan Kılıçdaroğlu, "İyi de para yatırmak ne zamandan beri suç oldu. Hukukta böyle bir suç yok arkadaşlar. Cemaat yurtlarına çocuklar gitti. Söyledim yine söylüyorum, sen yurt kurdunda fakir fukara senin yurduna mı gelmedi. Niye yurt yapmıyorsun? 1 yılda yap her tarafta, yurt yap. Kendi kabahatini vatandaşın üzerine niye yıkıyorsun. Efendim çocuğunu niye bu okula gönderdin? İyide suçlayacaksan çocuğu oraya göndereni değil, okulun kuruluşuna izin vereni suçlayacaksın. Eğer suçlu varsa orada arayacaksın. Söyledik devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Devlet vatandaşına tuzak kurmuş diyor, şu tarihten itibaren para yatırdıysan iyi de kardeşim o tarihten itibaren kapatsaydın o zaman, millette para yatırmasaydı. Böyle şey mi olur" dedi.
"İnternet ortamında yazılmış çok güzel dilekçeler var, biz göndeririz size, kendi durumunuzu adapte edersiniz"
Toplantıya katılanları anayasal hakları hususunda bilgilendiren Kılıçdaroğlu, hükümetin Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurduğunu iddia ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasa Mahkemesi’nin kararı eğer gecikirse her birinizin tek tek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma hakkınız var. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak başvurma hakkınız var. Eğer dilekçe istiyorsanız bu konuda internet ortamında yazılmış çok güzel dilekçeler var. Hocalar var, görevden alınan üniversite hocaları var. Onların Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvurular var. Onların örneğini göndeririz size, kendi durumunuzu adapte edersiniz, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak başvuru hakkınızı kullanabilirsiniz. Eğer gecikirse doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz. Türkiye Barolar Birliği başkanıyla konuştum. Çünkü başta şöyle bir şey çıktı; dediler ki bizim hakkımızı savunacak avukat bulamıyoruz. Avukatlarda korkuyorlar. Barolar Birliği Başkanıyla konuştum, Barolar Birliği’nde bir birim oluşturuldu. Sizlerle ilgili hukuk açısından bir sorun olursa oraya da başvurabilirsiniz. Biz masalarımızı kurduk, hukuk açısından öğretmenlerimiz için ayrı bir masamız var, üniversite hocaları için ayrı bir masamız var, kapatılan üniversiteler için ayrı bir masamız var. Şuanda adalette yok, hukukta yok, Olağanüstü Hal var. Olağanüstü Hallerde kanun hükmünde kararnamelerle ilgili dava açamıyorsunuz. Ancak doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne insan haklarına aykırılık davasını açıyorsunuz. Ondan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyorsunuz. Dolayısıyla böyle bir zor süreç yaşıyoruz. Daha fazla sorun çıkmadan bu sorunu nasıl bitirebiliriz bizim tek derdimiz o ama dün 90 gün daha uzatıldı. Ama Cumhurbaşkanımız çıktı, ’Bu 90 gün yetmez 1 yıl olabilir’ diye bu kadar uzun süre mağduriyetlerin artması demektir. Bir ihbar furyası çıktı gidiyor, kim kime kızarsa bu FETÖ’cü diye ihbarda bulunuyor. Başbakana dedim bari imzasız ihbarları kale almayın dedim, o da bir genelge yayınladı. İmzasız ihbarlar dikkate alınmıyor. Geçmişte de her darbe döneminde oldu, insanlar idam sehpalarına gitti. Ama geriye dönüp bakıldığında yapılan yanlışlıkları hepimiz gördük. Bu süreçte de bir süre sonra geriye dönüp baktığımız zaman insan mağduriyetinin ne kadar büyük olduğunu göreceğiz. Cumhuriyet tarihinde hiçbir darbe döneminde bu kadar ağır mağduriyetler yaşanmamıştır. Bundan sonra da yaşanacak göreceksiniz ama bu mağduriyetleri minimize etmek hepimizin ortak görevidir. Biz üzerimize düşeni yapacağız, sizden de istediğim dik durun. Siz yolsuzluk yapmadınız, siz hırsızlık yapmadınız, kul hakkı yemediniz. Siz çalıştınız, siz ürettiniz, dolayısıyla sizin utanacak bir şeyiniz yok. Bu mağduriyeti göreceksiniz gelecekte çocuklarınıza onurlu bir belge olarak bırakacaksınız.”
"Ne kadar beceririz bilmiyorum, ne kadar yaparız onu da bilmiyorum"
1 milyonun üzerinde mağdurun olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Kadın öğretmenler 10 kişilik koğuşlarda 40 kişi kalıyorlar. Sırayla yatıyorlar, böyle şey olur mu? Bu açıdan söylüyorum takipçisi olacağız. Hiç endişeniz olmasın. Tabi ne kadar beceririz onu bilmiyorum, onu da söyleyeyim. Ne kadar yaparız, onu da bilmiyorum, onu da söyleyeyim ama her konuştuğumuzda, her buluştuğumuzda bunları örnek veriyorum. Sıkıntı fazla OHAL dolayısıyla. Bütün muhalefeti mi acaba susturmaya çalışıyorlar ne yaparlarsa yapsınlar biz her türlü mücadeleyi yapacağız. Hiç endişeniz olmasın. En son ne yaparlar bizim içinde bir OHAL çıkarırlar. Söylüyorum çıkarmazsanız namertsiniz diyorum, daha ne diyeyim. Türkiye’nin süratli bir şekilde OHAL’den çıkması lazım. Normal bir sürece oturması lazım. Öğretmenlerle ilgili, üniversite hocalarıyla ilgili bize verilen sözler var, düzelteceğiz diye verilen sözler var. Sözlerinde ne kadar dururlar bilemiyorum. Ama biz yeri geldiğinde blok olarak, yeri geldiğinde tek tek yeri geldiğinde bizzat görüşerek, yeri geldiğinde alttaki bürokratlarla görüşerek, yeri geldiğinde YÖK’ten hocalar, YÖK başkanı, bakan yardımcıları, milletvekilleri, ben, grup başkan vekilleri, arkadaşlar görüşerek mağduriyetleri mümkün olduğu kadar minimize edip gidermeye çalışıyoruz. Herkesi dinlemeye çalışıyoruz. Emin olun genel merkezde yoğunluktan telefonlara yetişemiyorduk, bu sebeple yeni personel aldık, yeni telefonlar aldık. Hiç değilse vatandaş derdini anlatabilsin diye. Biz demokratız, sosyal demokratız. İnsan merkezli politika yapıyoruz. Bir insan mağdursa onun siyasi görüşü ve inancı önemli değil. Yaşam tarzı önemli değil bizim için ama o mağdursa birinin onun mağduriyetiyle, onun sorunlarıyla ilgilenmesi lazım. Bizim sosyal demokrat olmamızın temel nedeni de budur. Emin olun bütün bu olanları yapanlar yarın bir gün dönüp onlara haksızlık yaptığında biz onlara da sahip çıkacağız” dedi.
(İHA)