1878'de II. Abdülhamit tarafından askıya alınmış, 24 Temmuz 1908 ihtilali sonucunda yeniden yürürlüğe girmiş ve kısmen 20 Nisan 1924 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır.
Osmanlı Devleti'nde 23 Aralık 1876’de I. Meşrutiyet ilan edilerek Türk tarihinin ilk anayasal özelliğini taşıyan Kanun-i Esasi kabul edildi. Böylece halk ilk defa padişahın yanında yönetime ortak oldu. Seçme, seçilme ve temsil hakkını kullandı. Kişi hakları anayasanın güvencesi altına alındı.
1876 Kânûn-i Esâsî'si bağımsız bir İslam ülkesinde yürürlüğe giren Batılı anlamda ilk yazılı anayasadır. (1866'da tevcih edilen Mısır fermanı modern bir anayasa niteliğinde olduğu halde, Mısır bu tarihte teorik olarak bir Osmanlı vilayeti olduğu için, Osmanlı padişahı adına yayınlanmıştır.)
* Osmanlı sınırlarındaki herkes kişisel hürriyete sahiptir. Hiç kimse başkalarının hürriyetine zarar veremez.
* Bir kanuna dayalı olmadığı sürece hiç kimseden vergi ve buna benzer paralar alınamaz. * İşkence ve her türlü eziyet kesinlikle ve tamamen yasaktır.
* Mahkemeler her türlü müdahaleden uzaktır.
* Osmanlı sınırları içerisindeki herkes özel mülkiyet sınırları içindeki her türlü saldırıdan korunmuştur.
* Kanunda olmayan bir sebepten dolayı kimsenin özel mülküne zorla girilemez.
Meşrutiyet tartışmaları ve anayasanın ilanı
Osmanlı Devleti'nde anayasa ve parlamenter düzen talepleri Fransa'daki 1848 Devrimi'nden itibaren duyulmaya başlandı ve özellikle 1867-1868'de Namık Kemal'in başını çektiği Genç Osmanlılar hareketi tarafından dile getirildi.
Anayasa tartışmaları Âli Paşa'nın 1871'de ölümünden sonra başlayan siyasi ve mali kriz döneminde yoğunlaştı. Bu dönemde Mithat Paşa meşrutiyetçi görüşün başlıca temsilcisi olarak sivrildi. 1876'da Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle Mithat Paşa devlet yönetiminde egemen güç konumuna geldi. Üç ay süren saltanatında anayasayı hazırlatmayı başaramayan V. Murat da tahttan indirilerek, meşrutiyet fikrine daha yakın olduğu sanılan II. Abdülhamit 31 Ağustos 1876'da tahta geçirildi.
10 Eylül'deki cülus merasiminin hemen ardından, anayasa hazırlanması için Mithat Paşa başkanlığında Cemiyet-i Mahsusa adında bir encümen kuruldu. Namık Kemal'in telkinleriyle oluşturulan ilk taslak daha sonra Mithat Paşa'nın özel sekreteri olan hukukçu Krikor Odyan'ın görüşleri doğrultusunda Fransa ve Belçika anayasalarında çevrilen bir metinle değiştirildi. Eğinli İngiliz Said Paşa, Süleyman Bey ve Mabeyn Başkatibi Said Küçük Said Paşa Bey'in teklifiyle "Osmanlı memleketinde bulunan milletlerin her biri kendi dilini konuşmakta serbesttir" mealindeki madde devletin resmi dilinin "Türkçe'dir" şeklinde değiştirilerek 18.ve 57. maddeler olmak üzere iki yerde yerini aldı.[1]Padişaha siyasi gerekçelerle mahkemesiz sürgün yetkisi veren ünlü 113. madde Damat Mahmut Celalettin Paşa'nın manevraları sonucu son dakikada kabul edildi. 19 Aralık'ta Mithat Paşa sadrazam oldu. 23 Aralık'ta yeni anayasa Bab-ı Âli önündeki meydana kurulan kürsüde halka ilan edildi ve 101 pare top atışıyla kutlandı.
1876 ANAYASASI VE ÖZELLİKLERİ (KANUN-İ ESASİ)
1. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk ve tek anayasasıdır.
2. İki meclisli bir anayasadır. (Meclis-i Ayan ve Meclisi Mebusan)
3. Heyeti Ayan üyelerini Padişah seçer.
4. Meclisi feshetme yetkisi Padişaha aittir.
5. 1908 yılında 2.Meşrutiyet’in ilanıyla yeniden anayasa ilan edilmiştir.
6. 1909’da bu anayasa da değişikliğe uğramıştır.
7. Türkler ilk defa bu anayasa ile seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
8. Yasama ve Yürütme yetkileri Padişah’ın elinde toplandı. Yasama organı Ayan ve Mebusan Meclisidir. Yürütme organı ise Bakanlar kurulundan oluşmaktadır. Yürütmenin başında Padişah bulunur.
9. Bakanlar kurulunu atama ve görevine son verme yetkisi Padişah’a verildi.
10. Sürgün yetkisi padişaha verildi.